
Çukur ve Tümsek Ayna Psİkolojisi
Hayatın temel kaynaklarını ne güzel özetlemişler atalarımız… ışık, su, ateş, toprak. Işık ve su, cilalı beyinlerce günümüzün hologramlarının geliştirilmesine kaynaklık etmiş.
Hemen çoğu şeyde olduğu gibi, ilk aynalar da sudan geliştirilmiş. Hatta, ışık olduğu sürce peşimizden hiç ayrılmayan gölgemizin tek sanal kumasıdır aynalar. Tıpkı siyah beyaz televizyonlarla renkli televizyonlar gibi. Birisi sanal karaltı, birisi sanal (renkli) görüntü. Hem gölgeye, hem suya düşen yansımadaki görüntü, meraklı ve de yaratıcı insanlar tarafından günümüzün sesli, üç boyutlu hologramlarına taşınan bir tekniği ortaya çıkmıştır. Tıpkı iki atın poposu ile uzay mekiği yakıt tankının genişliğinin aynı olmasındaki gibi, suya düşen yansıma da, bizden ayrılmayan görüntüler de, yepyeni yansıtmaların ana rahmini oluşturmuştur yıllarca. Devamını Okuyun
Etiketler: ayna, Felsefe, fizik, gölge, kritik, pazar, Yaşam

Soyadları Konusunda Devrimci Açılım Şart!
Önce insan olarak bile kabul edilmeyen kadınlar toplumda birey olarak tanınmaya, algılanmaya başlandılar, daha sonra, kocaları gibi soyadı hakkına kavuştular. Kadınlar kocalarının soyadını almaktaydı… [vites Bir]
Bir zaman sonra, kadınlar kendi soyadını aile soyadına (kocasının soyadına) ekleme hakkını elde etti… [vites İki]
Bir zaman sonra kadınlar sadece kendi soyadını alma hakkını elde etti… [vites Üç]
Bir zaman sonra erkekler de karılarının soyadını almak hakkına kavuştu… [Vites Dört] Devamını Okuyun
Etiketler: erkek, evlenme, fütüroloji, Hukuk, kadın, mernis, nesep, polemik, soyadı, soyadı açılımı, soyadı kanunu, soyadı tartışması, teknoloji, yasa, Yaşam

Yitik Şehrin Koca Çınarının Düşen Son Yaprağı
Muhallebi çocukları, plastik, poşet ve plazma ekran devrinin bebeleri okumasın bu yazıyı!
Gün olur devran döner derler çoğu zaman. Gün olur olmasına da devranın dönmesi ne gizemdir bilir misiniz.
Dikine dikine muntazaman yerleştirilmiş, kara kıyamete meydan okumuş, güneşin yakıcı sıcaklığında kavrulmuş hayli kararmış ve de aşağı doğru uçlarından yıllara meydan okudukça dökülmeye mecbur kalmış cumbalarıyla vakur, duvarlarında incir bitmiş ahşap konakları görürsünüz bazen yürürken yitik şehrin en gözde avuç içi meydanlarından dap daracık ara sokaklara girdiğinizde. Cümleler kurarsınız, tıpkı bu yazının bir önceki cümlesi gibi, uzun uzadıya beyninizde devirler devranlar dönderirsiniz. Hoş beyninizde dönderdiğiniz devranların döngüsü, varsaydığınız uçuk kahve anıların derinliği sizin yaşınızla orantılıdır ya. Zaten bu pazar yazısısını öyle yeni yetmeler, muhallebi çocukları, palazma, plastik poşet devrinin insanları okumaz, okusa da hiç bir zevk almaz. Devamını Okuyun
Etiketler: doğa, günce, hayat, insan, nostalji, Tarih, Yaşam

İki Elmanın Yarısıymış, Hıh, Olmuyorsa Zorlamayacaksın Arkadaş
Bazen konu komşudan bazen eş dosttan çoğu zaman da yakın akrabalardan zorlarlar sizi. Bir kere yan yana geldiyseniz, yakıştırılmaya başlamışsınızdır. Herkes ezberden manzara koyar, kimi laflarıyla fena dokundurur sizin manzaranızı yansıtmak için tuvale, kimi dolaylı aktarımları tercih eder. Adeta hep bir ağızdan sizi yamamaya çalışırlar birbirinize. Tıpkı resimdeki elma gibi. Siz de “hııı, sahiden de öyle” diye birbirinize bakarak tasdikleşirsiniz. Hoş her ikiniz de bilirsiniz ya, zoraki birlikteliğinizi ve yüreğinizdeki çengelli iğneleri. Devamını Okuyun
Etiketler: hayat, insan, pazar yazısı, şiir, Yaşam

Koku ve Koku Kültürü Üzerine
İçinde kendi kokusunun bile olmasını istemediğimiz şey nedir diye hiç düşündünüz mü bilmem ama, sanırım buna verilecek tek cevap “su” olurdu. Kokunun aynı zamanda önyargılı bir koşullama faktörü olduğunu da belirmeliyim.
Meraklı insanların daha fazla kokladıklarını da burada belirtmek istiyorum. İnsanlar ve fareler koku zevki konusunda benzer özellikler taşıyormuş ne tuhaf değil mi? J. Steinbacak sanırım “Fareler ve İnsanlar” adlı romanı yazarken bunu biliyordur. Zaten insanları keşfetmek için fareleri kullanmalarının nedenlerinden biri de bu. Devamını Okuyun
Etiketler: koku, Yaşam

Askıda kimlik!
Kimlik yığını ortalıklar, / Fotokopi tomarları her yerde.
Kişiliksiz ortaklıklar, / Elbise kalabalıkları perde perde.
Mil çekilmiş gözler, / İç çekişleri yortusuna vabeste.
* * * * *
Kişilikler o kadar satılmakta ki, askılıklar kimlik dolmuş boy boy yığın yığın.
Fırına gidiyorum, askıda ekmek ilişiyor gözlerime. Şatafatlı odalara girdiğimde, heybetli ve soğuk duvarların içine gizlenmiş kimliklerin ve kişiliklerin inlemesini duyuyorum. Devamını Okuyun
Etiketler: pazar yazısı, Yaşam