Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Psikoloji

 

Ben bir çınarım Yalova yolunda,

Önümden akar gider insanlar,

Kimi otobüs camından bakar bana,

Kimiyse el sallar derin hıçkırıklarla.

Turgut Bey, günaydın!…” dedim ama, bu sefer pas geçti. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Dün köşe yazarlığını yaptığım basın kuruluşlarından biri olan Marmara Bölge Gazetesi’ni elime alır almaz “işte bu” dedim.

Hep böyle bir girişim başlatmak isterdim. Ama şu ya da bu şekilde bir eylem bütünüğü içine gireceğim bir teşekkül bulamamıştım. Manşete taşınan girişim Devamını Okuyun

Etiketler: , ,

Bundan tam on sene öncesiydi. İstanbul’da oturuyorduk. Komşu binaya bitişik iş yerinde yangın çıkmış. Tam yatmaya hazırlanırken bir de baktık ki, kızılca kıyamet gecenin karanlığını boğdu. Balkona çıktık ki, yan komşu işyeri yanıyor. Yangının etrafında da onbeş yirmi kişi birikmiş ah vahlarla seyrediyor.

Ben de bilirim bu milletin aymazlığını neme lazım dedim ve itfaiyeli yine de maydanozluk olsun diye aradım haber vermek için. Bir taraftan da kendimi hazırladım. Beyefendi ekiplerimiz gelmek üzere cevabına. Ama malesef yanılmışım. İyi ki yanılmışım ki, telefonun ucundaki itfaiye nöbetçisi hararetle tamam beyefendi dedi. Biraz önce da bir yangın ihbarı aldık ama adresi vermeden telefonu kapattılar, biz tekrar arayıp adres vermelerini bekliyorduk dedi. Hemencecik bütün trafik baypaslarıyla adresi tarif ettim. Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

Bize, lutfedilen hayatta her türlü seçenekler önümüze sunulmuş, tercih yapalım diye ve biz tercihlerimizle kısa dönemin cazibesiyle plastik duyguların ve kanserojen hayatların esiri olmuşuz. Hayat bize, biriktirdiğimiz anıların ne kadarının tebessüm ettirici ne kadarı içimizi burkucu ne kadarı bizi üzücü olduğunu görebilmemiz ve bunu en kısa zamanda değerlendirebilmemiz için şans sunmakta.Plastik tuşlar, plastik monitör, sanal insanlar, naylon güller, yapmacık gülüşler, zoraki tebessümlü balolar, geceler. Hatta o kadar ki yapaylığın içinde kala kala doğalı unutmuşuz. Karı koca veya iki sevgili birbirine kendi evlerinin içinde monitörlerden gülcük gönderdiği dünyadayız şimdilerde. Ama nereye kadar.. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , , , , , ,

Bazı meslektaşlarım yazılarını yazarlar sonra ben bu yazıma en nasıl bir başlık koyayım diye düşünürler. Çoğu zaman yazıyı yazmaktan daha zordur başlık koyması derler. Bende durum tam tersi. Yazıyı yazarım ama daha yazımı kaleme alırken, bir sürü yazı başlığı gelir aklıma. Hangisini koyacağım diye seçim yapmakta zorlanırım. Hani bir söz var ya, Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Elim kalem tutmaya başladığı günden beri Türk milletinin bakan, erteleyen, bahane bulan, üşenen, vazgeçen, pes eden mümtaz(!) karakterleriyle mücadele etmişimdir. Bu duyguların zirve yaptığı ay ise tahmin edebileceğiniz gibi maalesef RAMAZAN AYI. Bu satırların muhatapları arasına bendeniz özellikle kendimi koymadım. Çünkü bunca yaşıma kadar orucu veya ramazan ayını bahane ederek  hiçbir işimi ertelemedim, iptal etmedim. Normal günlerde veya aylarda hayat akışım nasılsa o şekilde devam ettim. Bu  yazılarımı okuyan özellikle bayanlar hemen itiraz edeceklerdir. Sizin dayanıklılığınızla bizimki bir mi diye. Bu konuda kısmen haklılar tabi bayanlar. Onlar erkeklere göre daha az dayanıklı. Ama her iki cinsiyet için de var olan bir gerçek şu ki, insanlar Ramazan ayında ertelemek, vazgeçmek, bahane bulmak için hemen oruca sarılmakta. Devamını Okuyun

Etiketler: ,