Elim kalem tutmaya başladığı günden beri Türk milletinin bakan, erteleyen, bahane bulan, üşenen, vazgeçen, pes eden mümtaz(!) karakterleriyle mücadele etmişimdir. Bu duyguların zirve yaptığı ay ise tahmin edebileceğiniz gibi maalesef RAMAZAN AYI. Bu satırların muhatapları arasına bendeniz özellikle kendimi koymadım. Çünkü bunca yaşıma kadar orucu veya ramazan ayını bahane ederek  hiçbir işimi ertelemedim, iptal etmedim. Normal günlerde veya aylarda hayat akışım nasılsa o şekilde devam ettim. Bu  yazılarımı okuyan özellikle bayanlar hemen itiraz edeceklerdir. Sizin dayanıklılığınızla bizimki bir mi diye. Bu konuda kısmen haklılar tabi bayanlar. Onlar erkeklere göre daha az dayanıklı. Ama her iki cinsiyet için de var olan bir gerçek şu ki, insanlar Ramazan ayında ertelemek, vazgeçmek, bahane bulmak için hemen oruca sarılmakta.

Buraya kadar her şey bir ölçüde normal. Ya oruç tutmayanlara ne demeli. Aynı bahane ve üşengeçlikleri veya ertelemeleri onlar da yapmakta. Adeta Ramazan Ayı veya oruç bütün bu süfli duygular için biçilmiş ideal bir kaftan oluveriyor. Bu nedenle diyorum ki, Ey insanlar, lütfen tembelliğinizi ramazana bulaştırarak ramazanı ve orucu kirletmeyiniz.  Ramazan ayında sadece kamu kurumları değil özel sektör işyerleri, esnaflar öğleden sonra saat biri geçer geçmez (yeni yetme tabiriyle) of (kapalı) moduna  geçiyorlar. Öğleden sonra tam mesai yapan en belirgin iş ve meslek/grubu ise, ekmek fırınları. Tabi onlar için bir yıldır sabırsızlıkla beklenilen bir ay.

 Sayın ilgililer, Ramazan tembelliği ile ilgili birkaç özlü söz aktarayım sizlere. Bol bol ramazan ayı geçmeden kullanırsınız. 

 “İnsanlar yorgun doğar dinlenmek için yaşar”

    “Tembellikten kimse ölmemiş”

    “Oturan birini gördüğünüzde hemen yanına gidin ve ona yardım edin.”

       “Bu günün işini yarına bırakma, yarın da oruçlusun, erteleyebileceğin kadar ertele”

       “Oturman mümkünse ayakta durma, yatman mümkünse oturma”

       “Ramazan ayı bereket ayıdır. Allah verir rızkını, çalışıp stres yapmaya gerek yok”

        “Gece sahura kadar uyuma ki, gündüz aç kalmazsın”

        “Öğleden sonraları tehlikelidir, kan şekeri düşer, riske etme, hemen dinlen”

        “Ola ki içinizde çalışma duygusu hissettiğinizde bir yere oturun on duygunun geçmesini bekleyin”

 Sanırım bu kadar özlü söz ramazan günü öğleden sonralarınızı boşaltmanız için hatta öğleden öncesi için de bahanelerinizi için yeterli veciz sözlerdir. Bunları asla unutmayın. Sevgili okurlar şu sözlerim de size kapak olsun:Boşverin gitsin, dünyayı siz mi kurtaracaksınız!Zaten işler hep olacağına varır, endişe etmeye gerek yok!Çoğu şeyi zamana bırakın. Birileri (enayi grupları) zamana bırakılan konuları üstüne vazife edinir nasıl olsa. Siz orucunuzu milyonlarca bahanelerinizle birlikte tutun. İbadetinizin tadına varın.

HAYDİ ALLAH KABUL ETSİN.BİRAZ DAHA YAZACAKTIM SAAT ŞU AN 13:45 Aaaa, iftara yaklaşmış, bana eyvallah. Sayın okurlarım, Allahın kitabın aşkına, yazımın orta bölümlerindeki cümleleri mizah olarak algılayın.

Bu cümlelerimin şakası bile bir çoğunuza ne kadar sempatik geldiğinin farkındayım. Oruçsa oruç, ramazansa ramazan. Lütfen işinizi aksatmayın, randevularınızı ertelemeyin. Çok çalışmamız lazım çok. Bu kafayla eller charter ile uzaya giderken bizler yaya kalmaya mahkumuz. Ramazanınız mübarek, oruçlarınız kabul olsun. Gününüz üşengeçsiz, gönlünüz bahanesiz olsun.

Etiketler: ,