Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

 

 

Kızı olmalı insanın,

Alabildiğine sadık, vefakar,

Alabildiğine zorlu ve nazenin.

Kızı olmalı insanın,

Canını emanet ettiğin, elin, ayağın, gözün kulağın, her şeyin.

Kızı olmalı insanın,

Hata yaptığında gözlerinin içine baktığın,

bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin, vefasına taptığın.

Kızı olmalı insanın,

Evinde babasına annesine karşı nazlı niyazlı, sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.

Kızı olmalı insanın,

Herkes terkettiğinde seni, varlığında da, yokluğunda da, evliyken de bekarken de, babacığım (veya anneciğim) diye kucak açtığında gözyaşlarıyla bağrına bastığın.

Kızı olmalı insanın,

Demlediği çayı süzülerek getirmesini seyrettiğin, pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin, özenle bezediğin.

Kızı olmalı insanın,

Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.

Kızı olmalı insanın,

“Dünya bir yana kızım bir yana” diyebildiğin, üzerine titrediğin için onun eşini / dostunu dahi çok sevdiğin.

* * * * *

Eski Arapları duydukça dumur olurum kendimi bildim bileli.
Kız çocuklarını diri diri gömerlermiş ya hani.
İslam Peygamberinin yok ettiği
Lanet olası bir adetin temsilcileri.
Yüce yaratıcı kız babalarına ayrı bir merhamet göstermekte.
Bunu bizzat ben yaşamaktayım her zaman ve her yerde.
Kızın bereketini hissetmişimdir her daim içimde.
* * * * *
Küçükken nereye yürüsen,
Peşinden gölge gibi takip eder ya seni,
Yerden bitme, o yaşlarda küçük parmağına sarılırken
Bütün bir dünyaya sarılır ya hani!
büyüdükçe de sen onun varlığıyla güçlenirsin.
Adeta, gittiğin her yerde gölgeni arar olursun.
* * * * *
Çoğu baba ilk çocuğunun erkek olmasını ister eminim,
Ben de o gafillerden biriyim.
Şimdi keşke demenin çaresizliği içindeyim.
İlk çocuğun kız olmalı, ne derseniz deyin.
* * * * *
Eğer ebeveynler kendilerini kopyalamak isterlerse,
Kızlarına baksınlar. Hayal kurmasınlar boş yere.
* * * * *
Çünkü kız çocukları hem annenin hem babanın
kopyası olmaya çoktan hazırdır zaten yine.
Ne tuhaf, ne gariptir ki,
böylesi bereket kaynağı, can yoldaşı varlıklar,
hep oğuldan sonra göze görülmüş,
yer yer insan olduğu unutulmuş,
yer yer alınıp satılmış, hatta atılmış.
* * * * *
Toplum bile çifte standart uygular kızlarımıza,
koskoca toplum oğullara / erkeklere taraf çeker.
Analar bile bu taraf tutmada rol alır,
unutuverir kızlığını, acı ki ne acı.
* * * * *
Görmek için bakmak gerek,
Kızınıza bakın dostlar.
Onu sevginizle büyüleyin.
Onlar zaten sınırsız özgürlük istemezler,
Alışık ta değildirler hem.
Genlerinde de yoktur erkekler gibi
Alıp başını gitmek.
Siz zaten onları sıkmadıkça
Onlar sizin yamacınızdan ayrılmazlar.
Siz onlara arkadaş olursanız,
Paylaşırlar, hem her şeylerini.
Ketum da olmazlar erkek kardeşleri gibi.
Yalan bile söylemeye gerek görmezler
Arkadaş olursanız,
Hem onu / onları iyi tanırsanız.
Anlarsınız zaten, onlar da sizin anladığınızı
Veya anlayacağınızı bilir
Buna teşebbüs bile etmezler.
* * * * *
Yüce yaratıcıya şükürler olsun ki,
Kızımı lutfetmiş bana.
Ve ben bu mutluluğu yaşamakta olan biriyim.
Canım kızım, Ruze,
hep varol, mutlu ol,
Gözüm kulağım elim ayağım ol
Mutlu yaşa her gittiğin yerde.

 

Mutlu pazarlar efendim. Bu pazarki köpüklü kahvenizi (varsa) kızınıza yaptırın. Keyfini çıkarın. Sağlıcakla kalın.

 

Not:

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , , , ,

Ocak 17th, 2010 | in Pazar Yazıları, Yaşam | Yorum Yapin

Sen Benim Hem İşkencem Hem Sefamsın

Sen, dişimin kovuğuna girip çıkarmak için kürdan arayıp ta bulamadığım, bulamdığımda da dilimle çıkarmak için uzun zaman mücadele ettiğim beni gıcık eden, kızarmış sıcak tavuk butunun en lezzetli ama en işkenceli parçasısın.

Sen, yerken ağzımı, çıkarırken ardımı yakan en baş ustanın yaptığı lezzetli bir çiğköfteden artan ve bayatlamadan bitirmek için tavada kızartarttığım pişmiş köftenin dumanısın.

Sen, zevkle uzandığım, bu zevkin uzun sürmesi için altında çok kaldığım ve bu nedenle  bütün bir cildimin yandığı, (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Her Geçen Koca Yılların Döktüğü Hatırlar

Dökülen her bir takvim yaprağı, doğan günün ardından gecenin karanlığına mahkum ışıklar, saatlerin zembereğinin her bir tıklaması, saniyenin her vuruşları yeninin sahteliğine yaramakta.

Yayladaki tek göz barakasında zamanla kaşarlanmış, yılların çizgisini alnında biriktirmiş bir çift gözün içinden okuduğunuz koca yılların örseleyemediği duyguları okursunuz bir bir. Adına “değer” dedikleri, “hal-hatır” dedikleri, “insanlık” dedikleri, “mertlik” dedikleri ama, para demedikleri, servet demedikleri, menfaat demedikleri şeylerin yüzüne düşen izlerinde kaybolursunuz.

(daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

Obezite Toplumunun Diyetle Keklenmesi

Merhaba pazarcı dostlar.

Dünyada açlık kıtlık yoksulluk filan olsa da, cümbür cemaat bütün dünya obeziteye doğru gidiyor. Bunda plastik duyguların ve kanserojen hayatların payı olsa bile, tek neden ütülenmiş gıdalarla beslenme değil aynı zamanda küreselleşmenin artmasına rağmen her geçen gün yerimizden daha az hareket eden homo sapiens haline geldiğimizdir.

Bütün bu (fiziksel anlamda) tembelliğimiz yetmiyormuş gibi, bir de 4 B* ye olan ve gittikçe yoğunlaşan aşkımız durumu daha da dramatik hale getirmekte. (daha&helliip;)

Etiketler:

Aralık 6th, 2009 | in Pazar Yazıları, Toplum, Yaşam | Yorum Yapin

Buz Üzerine Sedef Kakma Satırlar

Bu yazı, sol kulaklara seslensin. Ama okumadan sol kulaklarınızı kapatmanızı istirham etsem. Sağ kulağınızdan işittiklerinizin sol kulağınızdan uçup gitmemesi için. Adı üzerinde sedefe layık satırlarımı buz üzerine yazmak istiyorum. Bilirsiniz, buz üzerine yazılan yazıların geçiciliği, harcanan emeğin ziyanına dair derin üzüntüler ve iç çekişmelerin habercisidir.

Tarihten bu güne söylenmiş atasözlerinin hemen hemen çoğu, öğütlerin, vecizelerin, derslerin tamamı, buz üzerine sedef kakmalardır. Ne var ki gerek sedefin kıymeti, gerekse ortaya konulan işçiliğin zorluğu buz üzerindeki yazının güneşe dirençsizliğini değiştirememekte. Bu tabiri özellikle tercih ettim. Daha önce böylesi bir benzetme/terkip kullanıldığını hiç sanmıyorum.

(daha&helliip;)

Etiketler: , , , , ,

Kasım 8th, 2009 | in Pazar Yazıları, Psikoloji, Toplum, Yaşam | 3 tane yorum

Ne Kadar "Gel Git"siniz

Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan olmak! üzerine Cızıktırmalarım:

 

Kalabalıklar arasında ala balık, sıradanlar arasında masadan, fırıldaklar arasında enayi, mersine gidenler arasında tersine giden, yağlı yumuşak cilalı laflar yerine, kılçıklı kelimelerle dost, gri veya flu denizinde cart veya cırt  kalmış bir rengin uslanmaz çocuğu olarak bu pazar üfül üfül üfüldemek istiyorum.

Bu pazar kafa şişirmeyeceğim derken bile kafa şişirmişliğimin acısı ve iç çekişmesiyle elimden geldiğince suya ve sabuna dokunmadan yazacağım. Hoş gribal dünyanın yığınlaş(ama)mış neferi olarak bolca suya sabuna dokunmam gerektiği de ayrı bir tezat ya! (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

 

İki Elmanın Yarısıymış, Hıh, Olmuyorsa Zorlamayacaksın Arkadaş

Bazen konu komşudan bazen eş dosttan çoğu zaman da yakın akrabalardan zorlarlar sizi. Bir kere yan yana geldiyseniz, yakıştırılmaya başlamışsınızdır. Herkes ezberden manzara koyar, kimi laflarıyla fena dokundurur sizin manzaranızı yansıtmak için tuvale, kimi dolaylı aktarımları tercih eder. Adeta hep bir ağızdan sizi yamamaya çalışırlar birbirinize. Tıpkı resimdeki elma gibi. Siz de “hııı, sahiden de öyle” diye birbirinize bakarak tasdikleşirsiniz. Hoş her ikiniz de bilirsiniz ya, zoraki birlikteliğinizi ve yüreğinizdeki çengelli iğneleri. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Repçiler: Dikbaşlı, İsyankar ve Çok Bilmiş Bıçkınlar...

Repçiler: Arka Sokakların İsyankar, Sosyetenin Bıçkın Azmanları:

 

Kavram ve Kısa Tarihçe:

Kısa haliyle, Rythmic American Poetry (Ritmik Amerikan Şiirleri) olan RAP müziği, 1970li yılların başlarında New York’un gettolarında ortaya çıkmıştır. Amerika’da (Harlem, Bronx gibi) ezilen, insan muamelesi göremeyen siyahların yoğun olduğu yerlerde siyahi müzisyenler repin öncüleri olmuştur. Bu kişiler, Jazz, ve Funk müziklerini karıştırarak, ritmik ve doğaçlama olarak yeni bir müzik akımını başlatmışlardır. Aslında bu pek öyle yeni bir müzik akımı başlatmaktan daha çok bu tür denemelerle yeni bir müzik akımı doğmuştur. (daha&helliip;)

Etiketler: , , ,

Askıda kimlik!

Kimlik yığını ortalıklar, / Fotokopi tomarları her yerde.

Kişiliksiz ortaklıklar, / Elbise kalabalıkları perde perde.

Mil çekilmiş gözler, / İç çekişleri yortusuna vabeste.

* * * * *

Kişilikler o kadar satılmakta ki, askılıklar kimlik dolmuş boy boy yığın yığın.

Fırına gidiyorum, askıda ekmek ilişiyor gözlerime. Şatafatlı odalara girdiğimde, heybetli ve soğuk duvarların içine gizlenmiş kimliklerin ve kişiliklerin inlemesini duyuyorum. (daha&helliip;)

Etiketler: ,

En Yakın Dostlarım Sözcükler

Pazar günlerini sevmezdim eskiden.

Son yıllar bir başka seviyorum Pazar günlerini. Çünkü Pazar yazısı yazıyorum. Elimden geldiğince her pazara misafir olacağımda, içinde yüzlerce sözcüğün olduğu bir buket  cümlelerden oluşan yaşama dair gazete makalesiyle Pazar Günü’nün kapısını vuruyorum. Hoş Pazar yazılarını cumartesi gecesi yazıyorum ama) Anlı şanlı Pazar yazısı diyorum ya adına, ona ithaf ediyorum ya, hıh, en azından Pazar gününü yaşamayı hak ettim diyorum.

Çoğu okurumun da Pazar günleri Pazar yazımı beklediklerini biliyorum. Pazar yazımın beklendiğini bilmek beni daha da bir heyecanlandırıyor.

Dost Çekmecesi: (daha&helliip;)

Etiketler: , , ,