Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

 

Üzüm Ve Hayat

Hep çoktandır sana yazmak istemiştim üzüm.

Bir dost seni hiç sevmediğini söyledi. Hatta ifrit olduğunu söyledi. Üzüldüm doğrusu.

Sen ki tanrıçaların gözdesi ve gururu, büyük bir coğrafyanın geçimi, işçilerin katığı, çorbaların aşı olmuşsun.

Hayat ve Sen oysa ki ne çok yakınsınız birbirinize.

Nasıl ki lahza lahza, kat kat perde perde hayatın kendisi, sen de ondan bir parça ve bir o kadar da onla sarmaş dolaş. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , ,

Enerji Kutucuğu

Her nefes alan canlının bir efektif (cari) yani kullanımda olan enerjisi vardır, bir de potansiyel enerjisi vardır. Potansiyel enerji daha çok (beynini kullanan canlı olan) insanlar tarafından üretilir. Bu enerjinin gücü de, kutucuğun  tılsımı da, enerjinin yönlendirilmesi veya kontrolü de güçlü bir kişiliği gerekli kılar.

Hayata pozitif bakan insanlar genellikle kazandıklarını öyle kolay kolay kaybetmezler, kaybetmemek için çok çaba sarf ederler, kaybetmemek için kendini de tüketmezler, en kolay ve akıllıcasıyla kaybedeceği kişileri içinde derin dondurucu olan tılsımlı enerji kutucuğuna koyarlar. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

Ocak 17th, 2010 | in Pazar Yazıları, Yaşam | Yorum Yapin

Sen Benim Hem İşkencem Hem Sefamsın

Sen, dişimin kovuğuna girip çıkarmak için kürdan arayıp ta bulamadığım, bulamdığımda da dilimle çıkarmak için uzun zaman mücadele ettiğim beni gıcık eden, kızarmış sıcak tavuk butunun en lezzetli ama en işkenceli parçasısın.

Sen, yerken ağzımı, çıkarırken ardımı yakan en baş ustanın yaptığı lezzetli bir çiğköfteden artan ve bayatlamadan bitirmek için tavada kızartarttığım pişmiş köftenin dumanısın.

Sen, zevkle uzandığım, bu zevkin uzun sürmesi için altında çok kaldığım ve bu nedenle  bütün bir cildimin yandığı, (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Her Geçen Koca Yılların Döktüğü Hatırlar

Dökülen her bir takvim yaprağı, doğan günün ardından gecenin karanlığına mahkum ışıklar, saatlerin zembereğinin her bir tıklaması, saniyenin her vuruşları yeninin sahteliğine yaramakta.

Yayladaki tek göz barakasında zamanla kaşarlanmış, yılların çizgisini alnında biriktirmiş bir çift gözün içinden okuduğunuz koca yılların örseleyemediği duyguları okursunuz bir bir. Adına “değer” dedikleri, “hal-hatır” dedikleri, “insanlık” dedikleri, “mertlik” dedikleri ama, para demedikleri, servet demedikleri, menfaat demedikleri şeylerin yüzüne düşen izlerinde kaybolursunuz.

(daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

Aralık 6th, 2009 | in Pazar Yazıları, Toplum, Yaşam | Yorum Yapin

Buz Üzerine Sedef Kakma Satırlar

Bu yazı, sol kulaklara seslensin. Ama okumadan sol kulaklarınızı kapatmanızı istirham etsem. Sağ kulağınızdan işittiklerinizin sol kulağınızdan uçup gitmemesi için. Adı üzerinde sedefe layık satırlarımı buz üzerine yazmak istiyorum. Bilirsiniz, buz üzerine yazılan yazıların geçiciliği, harcanan emeğin ziyanına dair derin üzüntüler ve iç çekişmelerin habercisidir.

Tarihten bu güne söylenmiş atasözlerinin hemen hemen çoğu, öğütlerin, vecizelerin, derslerin tamamı, buz üzerine sedef kakmalardır. Ne var ki gerek sedefin kıymeti, gerekse ortaya konulan işçiliğin zorluğu buz üzerindeki yazının güneşe dirençsizliğini değiştirememekte. Bu tabiri özellikle tercih ettim. Daha önce böylesi bir benzetme/terkip kullanıldığını hiç sanmıyorum.

(daha&helliip;)

Etiketler: , , , , ,

Protokolün İkincil Kişileriyle Bayramın III. Gününün Mutluluğu

Protokolün ikinci değil de ikincil kişileri protokol sıralamasında yer alan (bay-bayan) zevatın eşleridir. Türkiye’de bu sıralama genellikle bayanlar tarafından doldurulur. Türkiye’den batıya doğru gidildikçe protokolde ikincil kişilerin arasında erkeklerin sayıları da artmaya başlar. Bu sıralamayı ortaya koyduktan sonra, gelelim bayramın üçüncü günüyle bu kişilerin ilgisini kurmaya: (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

Yitik Şehrin Koca Çınarının Düşen Son Yaprağı

Muhallebi çocukları, plastik, poşet ve plazma ekran devrinin bebeleri okumasın bu yazıyı!

 

Gün olur devran döner derler çoğu zaman. Gün olur olmasına da devranın dönmesi ne gizemdir bilir misiniz.

Dikine dikine muntazaman yerleştirilmiş, kara kıyamete meydan okumuş, güneşin yakıcı sıcaklığında kavrulmuş hayli kararmış ve de aşağı doğru uçlarından yıllara meydan okudukça dökülmeye mecbur kalmış cumbalarıyla vakur, duvarlarında incir bitmiş ahşap konakları görürsünüz bazen yürürken yitik şehrin en gözde avuç içi meydanlarından dap daracık ara sokaklara girdiğinizde. Cümleler kurarsınız, tıpkı bu yazının bir önceki cümlesi gibi, uzun uzadıya beyninizde devirler devranlar dönderirsiniz. Hoş beyninizde dönderdiğiniz devranların döngüsü, varsaydığınız uçuk kahve anıların derinliği sizin yaşınızla orantılıdır ya. Zaten bu pazar yazısısını öyle yeni yetmeler, muhallebi çocukları, palazma, plastik poşet devrinin insanları okumaz, okusa da hiç bir zevk almaz. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

 

İki Elmanın Yarısıymış, Hıh, Olmuyorsa Zorlamayacaksın Arkadaş

Bazen konu komşudan bazen eş dosttan çoğu zaman da yakın akrabalardan zorlarlar sizi. Bir kere yan yana geldiyseniz, yakıştırılmaya başlamışsınızdır. Herkes ezberden manzara koyar, kimi laflarıyla fena dokundurur sizin manzaranızı yansıtmak için tuvale, kimi dolaylı aktarımları tercih eder. Adeta hep bir ağızdan sizi yamamaya çalışırlar birbirinize. Tıpkı resimdeki elma gibi. Siz de “hııı, sahiden de öyle” diye birbirinize bakarak tasdikleşirsiniz. Hoş her ikiniz de bilirsiniz ya, zoraki birlikteliğinizi ve yüreğinizdeki çengelli iğneleri. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Ağustos 16th, 2009 | in Anı & Günce, Pazar Yazıları, Toplum, Yaşam | Yorum Yapin

Freddy Yetiş, Sana İhtiyacımız Var!

Sevgili Freddy!

Bedavadan para kazanmak isteyenler var,

Yata yata yaşamayı alışkanlık edinmişler var. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Temmuz 19th, 2009 | in Pazar Yazıları, Psikoloji, Toplum, Yaşam | 4 tane yorum

Renkli Gözlüler, Açık Tenliler

Renkli gözlülerin, yani mavi yeşil ela tonların hemen hemen tamamı güvenilmez olurlar.

Renkli gözlü 500 e yakın tanıdığım arasında (30 yılı aşkındır)  güvenilir bir kişi görmedim. Hemen okurlarımdan renkli gözlü olanlar itiraz ederler. Daha neler… Böyle bilimden akıldan izandan yoksun tamamıyla subjektif ve de önyargılı varsayımların ancak ve ancak sana yakışır. Bir de isminin başında Dr. unvanı var. Nasıl aldın bu unvanı vs. diye yaftalar zincirini blok olarak önüme dayarlar.

Varın itiraz edin. Ben yazacağımı yazar, ayağımı yere basacağım kadar basarım. Nasıl ki Erzurum’lu İbrahim Hakkı Hz. nin “Marifetname” adlı kitabına eleştiri getirilmektedir, bana da bu konuda eleştiri getirilebilir. Ama peşinen belirtmeliyim ki, “Marifetname” adlı kitabı aldım ama tek bir sayfasını bile tam olarak okumadım. Bildiğim tek şey, kitabın içeriğinde bol miktarda benim bu yazıma konu olan subjektif değerlendirmelerin bulunduğudur. (daha&helliip;)

Etiketler: , ,