Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Anı & Günce

 

 

 

Sürü Dağ Yolunda

Alıp Başını Gider Rüstem Emmi Yaylaya Doğru

Rüstem Emmi sabahın beşinde kalkar

 Kerpiç yığma tuğladan tek katlı dört gözlü yeterince geniş olan evinin en geniş bölümü olan bizim adına mutfak dediğimiz içeri odada, yine bizim adına şömine dediğimiz ama şömineden biraz daha genişçe olan ocağın içine yerleştirdiği kuzineyi o an orada olan kağıt, çalı çırpı ne varsa tutuşturarak yakar. On iki kişilik alemiyon demliği ağzına kadar doldurarak kuzinenin üzerine koyar.

Rüstem Emmi ile Zarife Bacı için en özel zamanlar bu zamanlardır. Zamanın uyandığı ama çocukların hala kan uykusunda olduğu anlardır. Rüstem Emmi, Zarife Bacıya daha çok zaman ayırmak (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , ,

Sosyal Demokratlar Neden Farm Villa Oynar?

Bazen çok merak ettiğim konular olur ve bu merakımı gidermek için doğal olarak önce en yakınlarıma,  sonra google amcaya sorarım. Adamakıllı bir bilgi almak için de görüşlerine itibar ettiğim kişilere sorarım. Gecenin yarısında iş yoğunluğundan kafayı sıyırmışken birden ‘bu sosyal demokratların çoğu farm ville oynuyorlar, acaba neden’ diye düşünmeye başladım. Bu düşünmeyi de sesli olarak okurlarımla paylaşmayı uygun gördüm ve ortaya tahmin ediyorum ki saçma bir yazı çıkacak. Bu yazı saçma salak bir yazı da olsa bir gözlemdir. Bu gözlemimin, yorumlarla doğru bir gözlem mi yanlış bir gözlem mi olduğu ortaya çıkacaktır.

Bu soruyu farm ville oynayan dostlara sordum. İnanılmaz bir savunma geldi. Ben bu yazıyı yazmaya başlamadan önce oklarımı bilemiş ve farmville oynayanlara atmak için hazırlamıştım. Ama savunma mekanizmaları beni bu yazıda biraz daha insaflı davramaya itti. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

Yıllardan 1982, aylardan Mayıs ve Mayısın biri.

12 Eylül Çocuğu

12 yaşlarında çocuğum. Okul yoktu ki, sanırım hafta sonuydu. Annemle pazara gidiyorduk. Bahçemizde topladıklarımızı satmak için kasabaya (ilçe merkezindeki pazar yerine) Annemin sırtında uzun sepet, ellerinde iki tane bakır yoğurt bakracı, benim iki elimde naylon telis kumaşından yapılmış ağzına kadar tepili pazar çantası.

Annemin pazar çantasının içinde evde bahçede ne ürettiyse onlar, benim çantamın içinde de bahçemizden topladığım üzüm teveğinin yaprakları (Yaprak sarması yapılan üzüm yaprağı) Kırkbeş dakikalık yürümenin ardından şehir merkezine yaklaştık. Biz yürürken, nümayiş (miting) sesleri yankılanmakta sokaklarda, “üreten biz tüketen biz olacağız” “söke söke alırız” “ölmek var dönmek yok” gibi sloganlar kulaklarımda hala çınlamakta. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Heyy, kırık kalpler durağında inecek olanlar, durağımız sizi beklemekte. İnecek yolcular çok bu günlerde. Hep gelenleri ağırlamaktayız. Ne mutlu ki, köyümüzde herkes çok mutlu, o nedenle kırık kalpler durağında gidenler olmaz pek. Gelenlere alışıktır durağımız.

Kırık kalpler köyümüzde biz hepimiz, birbirimiziz. Dertli olanların dertlerinin paylaşıldıkça eriyip tükendiği bir köy burası. Herkesin öyle çok ta conconlu, cicili bicili şatafatlı mobilyaları yok evlerinde. Ya da gösterişli villalarımız yok köyde. Yalın, sade, ama içinde halden bilenlerin bulunduğu bir köy burası. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,

 

Gelenek, Özgürlüğü Her Zaman Isırabilir mi?

Davul mu Uykuyu, Uyku mu Davulcuyu Döver?

(Kamu Özgürlüklerinin Kamu Düzeni İçindeki Yeri ve Mukayesesi / Karşılaştırması Üzerine Toplumbilimsel İnceleme)

Bu yazının o kadar çok başlığı var ki, 21 yıllık yazı hayatımda şimdiye kadar hiç bu kadar çok başlık bulduğum ve başlıklar arasında kararsız kaldığım yazım olmamıştı. Ben de, bütün bu başlıkların ziyan olmaması için, yazıma orta başlık yapmak zorunda hissettim.

Şimdi bu başlıkları sıralamak istiyorum:

Medyatik Başlık: Gelenek Özgürlüğü Her Zaman Isırabilir mi?

(daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

 

Katıksız Kazmalar Üzerine İnceleme

Kazma Olmanın Faydaları Üzerine

– Oğlum Büyüyünce Ne olacaksın?

– Kazma olacağım baba!

Sanırım küçüklüğünde kazma olmak isteyen bir çocuk yoktur ama, büyüdükçe hangi meslek cins ve ırktan olursa olsunlar, sıfatlarının yanına “kazma” yı da eklemekteler. Doğuştan normal olunsa bile, canlının çevresel ve genetik etkilerle kazmalaştığını görürüz. Kazmalaşmanın daha çok genetik mi yoksa çevresel etkilerle mi ortaya çıktığı konusunda bilimsel bir veri yoktur. Ancak her iki faktörün neredeyse eşit etkisinin olduğunu nesnel gözlemlerimiz ışığında söylememiz mümkündür. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , ,

Temmuz 25th, 2010 | in Anı & Günce, Pazar Yazıları, Psikoloji, Yaşam | 1 yorum

 

Rafta adamlar Rafsız Adamlar

Kategorize ederim olayları veya olguları anlatırken çoğu zaman, ama kategorileştirilmeye gelmez huyum.

Sıradan insanları yazarım, irdelerim, hırpalarım, iğdiş ederim, örselerim belki ama, masadan insanların mengenesinde boğduğu kalabalığın ve alabalığın koruyucusuyum.

Sıra sıra boy boy dostlarım, arkadaşlarım vardır, kimi özel sandukçamda, kimi hemen her yerde, kimiyse listelerde. Arkadaşlar hanesinde belki kalabilirim rafta ama dost hanesinde rafa koymaya gelmez huyum.

Kötü gün dostu olmak belki zor. Bir parça enayi olacaksın başarabilmek için. Kendini kullandırmaktan zevk almasan da (daha&helliip;)

Etiketler: , , ,

 

Kızı olmalı insanın,

Alabildiğine sadık, vefakar,

Alabildiğine zorlu ve nazenin.

Kızı olmalı insanın,

Canını emanet ettiğin, elin, ayağın, gözün kulağın, her şeyin.

Kızı olmalı insanın,

Hata yaptığında gözlerinin içine baktığın,

bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin, vefasına taptığın.

Kızı olmalı insanın,

Evinde babasına annesine karşı nazlı niyazlı, sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.

Kızı olmalı insanın,

Herkes terkettiğinde seni, varlığında da, yokluğunda da, evliyken de bekarken de, babacığım (veya anneciğim) diye kucak açtığında gözyaşlarıyla bağrına bastığın.

Kızı olmalı insanın,

Demlediği çayı süzülerek getirmesini seyrettiğin, pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin, özenle bezediğin.

Kızı olmalı insanın,

Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.

Kızı olmalı insanın,

“Dünya bir yana kızım bir yana” diyebildiğin, üzerine titrediğin için onun eşini / dostunu dahi çok sevdiğin.

* * * * *

Eski Arapları duydukça dumur olurum kendimi bildim bileli.
Kız çocuklarını diri diri gömerlermiş ya hani.
İslam Peygamberinin yok ettiği
Lanet olası bir adetin temsilcileri.
Yüce yaratıcı kız babalarına ayrı bir merhamet göstermekte.
Bunu bizzat ben yaşamaktayım her zaman ve her yerde.
Kızın bereketini hissetmişimdir her daim içimde.
* * * * *
Küçükken nereye yürüsen,
Peşinden gölge gibi takip eder ya seni,
Yerden bitme, o yaşlarda küçük parmağına sarılırken
Bütün bir dünyaya sarılır ya hani!
büyüdükçe de sen onun varlığıyla güçlenirsin.
Adeta, gittiğin her yerde gölgeni arar olursun.
* * * * *
Çoğu baba ilk çocuğunun erkek olmasını ister eminim,
Ben de o gafillerden biriyim.
Şimdi keşke demenin çaresizliği içindeyim.
İlk çocuğun kız olmalı, ne derseniz deyin.
* * * * *
Eğer ebeveynler kendilerini kopyalamak isterlerse,
Kızlarına baksınlar. Hayal kurmasınlar boş yere.
* * * * *
Çünkü kız çocukları hem annenin hem babanın
kopyası olmaya çoktan hazırdır zaten yine.
Ne tuhaf, ne gariptir ki,
böylesi bereket kaynağı, can yoldaşı varlıklar,
hep oğuldan sonra göze görülmüş,
yer yer insan olduğu unutulmuş,
yer yer alınıp satılmış, hatta atılmış.
* * * * *
Toplum bile çifte standart uygular kızlarımıza,
koskoca toplum oğullara / erkeklere taraf çeker.
Analar bile bu taraf tutmada rol alır,
unutuverir kızlığını, acı ki ne acı.
* * * * *
Görmek için bakmak gerek,
Kızınıza bakın dostlar.
Onu sevginizle büyüleyin.
Onlar zaten sınırsız özgürlük istemezler,
Alışık ta değildirler hem.
Genlerinde de yoktur erkekler gibi
Alıp başını gitmek.
Siz zaten onları sıkmadıkça
Onlar sizin yamacınızdan ayrılmazlar.
Siz onlara arkadaş olursanız,
Paylaşırlar, hem her şeylerini.
Ketum da olmazlar erkek kardeşleri gibi.
Yalan bile söylemeye gerek görmezler
Arkadaş olursanız,
Hem onu / onları iyi tanırsanız.
Anlarsınız zaten, onlar da sizin anladığınızı
Veya anlayacağınızı bilir
Buna teşebbüs bile etmezler.
* * * * *
Yüce yaratıcıya şükürler olsun ki,
Kızımı lutfetmiş bana.
Ve ben bu mutluluğu yaşamakta olan biriyim.
Canım kızım, Ruze,
hep varol, mutlu ol,
Gözüm kulağım elim ayağım ol
Mutlu yaşa her gittiğin yerde.

 

Mutlu pazarlar efendim. Bu pazarki köpüklü kahvenizi (varsa) kızınıza yaptırın. Keyfini çıkarın. Sağlıcakla kalın.

 

Not:

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , , , ,

Temmuz 11th, 2010 | in Anı & Günce, Pazar Yazıları, Psikoloji, Yaşam | 1 yorum

((Kedisi Olan Adam))

E postama her gün iki kez bakarım. Her açmaya hepsini aynı outlok hesabına topladığım 20 ye yakın e postamdan süzülen 500 e yakın e posta dökülür önüme. Geçen salı günü de bunlar arasından biri gözüme battı adeta. Beni tanıyan Bir Can Dost göndermişti, postayı. E Postanın adı “Kedisi Olan Adamlar” dı. Hah dedim işte bu okunur.Yaklaşık iki sayfaya yakın yazıyı gözlerimi kırpmadan tek nefeste bitiriverdim. Sevgili Dilek Önder sanırım yazan. Ne muhteşem tespitler  Yarabbim.

Bilmem bütün kedisi olan adamlar aynı mı ama, tıpkı beni tarif etmişti. Okudukça şaşırdım, şaşırdıkça heyecanlandım. Kendi hayatımın kelimelerle örülerek resmedildiğini görünce. Evet sizi Sevgili Dilek Önder‘in yazısıyla baş başa bırakıyorum.

Hani kedili kadınlardan şöyle bir bahsettim ya dün… Bir de kedisi olan adamlar demiştim, Farklı olurlar… (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , ,

Yaş 40 Yolun Yarısı

40 yaş bile yolun yarısı değil)))

Yine de temkinli olmak gerek neme lazım!

Aslında Cahit sıtkının revize ettiğim bu sözünü yazı başlığı olarak sunmak beni fazlasıyla ürküttü, korkuttu. Hatta bir an kendi kendime, “yoksa beni toprak mı   çağırıyor” diye söylendim. Neticede sözün akıbeti korkutuyor insanı.

Hazır yolun yarısına gelmişken dünyanın en soğuk olgusu olan ‘ölüm’den      bahsetmek hiç te hoş değil. Üstelik bu güzel ışıl ışıl pazar gününde….

 Gerçi ölüm kötüleri korkuturmuş. Biz hazırız hep sevgiler sevgilisine koşmaya.

Vuslat-ı bakiye varmaya. Niceleri vardır, dünya taşıyamaz yedikleri kul hakkını, dünyaya öyle tapmışlardır ki, onlar için ölüm akıl oynattıracak bir yokluktur bahsini etmek bile demir gibi oturur  yüreklerine. (daha&helliip;)

Etiketler: , , ,