Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Anı & Günce

 

İnsanoğlunun sahiplenme duygusunun sistematik bir mantıkla ortaya konulmuş en masumane görüntüsüdür koleksiyonculuk. Çeşit çeşit tür tür koleksyonlar gördüm.

Pul, kibrit, misket, kertenkele, kelebek, para, çiçek, resim, jeton, oyuncak, ayakkabı, otomobil,yaprak, taş, böcek, vesikalık resim, düğme, kartpostal, daktilo, radyo, cep telefonu, anahtar, anahtarlık, şapka, kalem, ajanda, istiridye, denizkabuğu benim bizzat gördüklerim. Görmediğim ismini bile kısa zamanda sayamayacağım kadar çeşitlilikte koleksiyonlar var.

Koleksiyonculuk, ilk etapta herhangi bir şeye olan ilgi iken, zamanla o şeyden birkaç tanesinin sahibi oludukça ve, kişinin içinde biriktirme ruhu da varsa hemen başlamıştır bir kere. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , ,

 

"Hayattaki en güzel icat 'ölüm'!"

Think different, gibi bir sloganla kendine bilişim dünyasında apayrı yer edinmiş Apple'ın yaratıcısı, Steve Jobs hayata gözlerini yumdu. Öyle ki, şirket için düşündüğü ikon bile onun sıradışılığını ortaya koymaktaydı. Bildiğiniz Macintos'un amblemi olan dişlenmiş bir elma, yani tüketilmekte olan elma. Ebediyete göçünü yazdığımız bu satırları da, O'nun Windows'a esin kaynağı olduğu bir teknoloji ileokumaktasınız.

Bu günü son gün gibi yaşama ve dünyayı çok rahatlıkla değiştirebileceğine inanma kudreti elbette her insana lutfedilmez. Bu yazıyı önce kendi hayatımdan minik bir kesit sunarak paylaşmak istiyorum.

MACİNTOS üzerine Subjektif Bir Kronoloji Yapacak Olursak;

1992 li yıllardı. Bilgisayar teknolojisi Türkiye'de kamu sektöründen, bankalardan bireysel kullanıcılara yaygınlaşalı henüz iki sene olmuştu.

Commodorlar oyun amaçlı ve çok basit işlemler yapan makineler siyah beyaz (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

 

Köroğlu, bir zamanlar, “Tüfek İcad oldu, mertlik bozuldu” demişti.

1848′de Schoenbein’ir bir yanlışlık sonucu plastiği icad etmesiyle de, karakterler bozuldu. Plastik hayatımıza girdikçe, karakterlerimizde aynı hızla bozulma sürecini sürdürdü. Şimdilerde durum nedir?

Durum vahim!

Birey ve toplum olarak her şey yalama yapmış durumda.

Nasıl ki, yiğit, mert, kahraman biri olan (sözde kanun kaçağı olan aslında kanunsuzluğa karşı hakça yaşam için kendince sivil itaatsizlik yapan babasının gözlerine mil çektiren zalim Bolu Beyi’nin ordularını bozan, dağıtan Köroğlu sorgusuz sualsiz hesapsız kitapsız sinsice ya da aniden insanların öldürülmesine adeta isyan ederek başta belirttiğimiz sözü söylemiştir herkesçe (daha&helliip;)

Bir çoğunuz yakinen görmüş veya tanışmışsınızdır böylesi kişilikleri.

Bu tür kişiler her gittiği yerde sorun olmakta ısrar ederler. Hani her gördükleri veya duydukları şeyde inanılmaz bir hassasiyetle nerede sorun varsa bulur bu sorunu şu şekilde şu yöntemle şu zamanda şu kişilerle çözebilirsiniz diye de söylemezler.

Bu tür kişiler genellikle hep şikayet etmek sorun bulmak, stres yapmak ve sağa sola egoist duygularının hedonik bir şekilde tatmini için emirler yağdırırlar. En garibi belki de en gülüncü de çevrelerinde bu tür kişiliklere bakan alaycı ve aşağılayıcı bakışların farkında bile olmamalarıdır. Bu kişiler çevrelerine aldırmaksızın ve çoğu zaman BAS (kalın bağırtkan) sesleriyle ortalıkta çirkin (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

 

 

Bu gün bayramın ikinci günü. Bu gün olmasa bile en azından Perşembe veya Cuma günleri yollara dökülecek insanlar. Ulaşacakları yere daha erken vararak veya gecikmeksizin vardıklarında dünyaları değiştirmeyecekler ama sırf "bir an önce gideyim" düşüncesiyle belki zincirleme olarak onlarca değil binlerce insanların hayatlarını karartabilecekler.

Her yıl ülkemizde ortalama 4.500 kişi kurban verilmekte, yine ortalama, 200.000 yaralanma olmakta. Son on yıla baktığımızda, ölü sayısında çok çok az bir azalma görülmekte. Bunun iki açıdan ters yönde ikişer nedeni bulunmaktadır.

Birinci Faktör:

Kazalarda ölü sayısının az da olsa azalmasının en önemli nedeni, 2003 yılından itibaren (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

 

Sevgili dostlar, bu pazar "beni yaz, beni yazzzz" diye kafamı didikleyen [twittleyen] o kadar yazı konusu oldu ki, bunlardan bazılarına "bu gün git yarın gel" dedim, bazılarına "aslaa" dedim, bazılarına "sus bakem" dedim, bazılarına da yalakalık yapıp bir kaç satırla bahsedilme ödülü verdim. Pazar günü pazar yazısı yazmak şahsen benim için çok keyifli. Beynimi tırtıklayan başlıklardan bir TOP10 yapıp konuma dönmek istiyorum.

Şimdi beynimi didikleyen başlıkların bazılarına jest yapmak istiyorum.

(daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , ,

 

Bu başlığı en iyi, anne veya anne adayı olan kadınlar daha iyi bilir. Daha iyi bilirler çünkü hemen hemen tüm kadınların kabusudur kusmak hamilelik döneminin ilk beş aylarında. Adeta bütün olarak içlerini dışarı çıkaracak olurlar ama kusamazlar. Çünkü….

Kadınlar nur topu gibi gözleri parlayan bir bebek için katlanırlar buna. Seve seve hatta kusarken bile coşkuyla.

Ama her zaman hamileler kusmazlar, hamilelerden çok daha elim ve vahim olarak kusmak ister insan (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Haziran 19th, 2011 | in Anı & Günce, Yaşam | Yorum Yapin

Daha dün gibi hatırlıyorum, Kırk yaşımla ilgili yazımı. “Yaş Kırk Yolun Yarısı Eder” demiştim hatta başlıkta. O günkü duygularımla yazdıklarımın üzerine aradan bir yıl gibi (bir insan ömrüne göre) kısa bir zaman geçse de üzerine ilave edilecek önemli şeyler olduğunu belirtmek istiyorum.

Şimdiye kadar hep yılların insanlara uğurlu gelip gelmediği ile ilgili şeyler söylendiğinde bu tür değerlendirmeleri çok saçma bulduğumu ortaya koymuşumdur. Ancak bu düşüncemi 2011 yılı için bir kenara bırakmak istiyorum. Çünkü 2010 yılı şahsım için kayıp yılı olmasa da kazanç yılı olmadığı da bir gerçekti.

Böyle olsa da hayatım boyu 2010 yılını 2011 yılının başlangıcı olması nedeniyle çok seveceğim. Zira şahsım için 2011 yılı oldukça bereketli geçmektedir. Bunu bu gün itibarıyla söyleyebilirim çünkü en azından 2011 yılının yarısını çoktan geride bıraktık bile. İster iş hayatımda (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , ,

Bir bebek bile düşünür, sırt üstü yatarken veya yüzüstü yatarken. Gözünün önündeki daracık manzarayı kendince algılamaya çalışır. Bir kendi vardır, bir vücudu bir de elleri ve kolları. Bildiği en kesin bilgi budur ilk aylarda. Sonra bir şeyi fark eder. Yanında her zaman varolan annesini/babasını ve/veya bakıcısını. Sonra yavaş yavaş tanım yapmaya başlar kendi zihninde.

Gördükleri ile her zaman karşısında olan gözlerinin içine bakan kişinin/kişilerin söylediklerini bir araya getirerek tanımlamaya, anlamaya, algılamaya başlar. Tek ve en önemli doğru vardır, gördükleri karşısında sürekli gözlerine bakan kişi veya kişilerin gösterdiği tepkiler. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,

  Yüreğini Kefil tutmak   Yolun, Yolcunun ve Yolculuğun Üzerine Öz-tutulmasına Dair Sözdeyişlerim

Yol mu önemli, yolcu mu yoksa yolculuk mu önemli diye sorasım gelir bir bilge kişiye.

Kişi ey-dür derviş baba,

yolda ümit var idiyse, yolcunun GÜLümsemesi, onun ay ve gün=eşiyse,

yolda demlenmek, yolculuğa feda, vedûd a geda eylemişse,

Yol da önemlidir, yolcu da önemli, yolculukta önemli, iz ettiğin yola öz değmişse…

*****

Hancılar su dökmez ardından yolcuların, yol uzundur, menzil de,

yolcu çok yolculuk ta çoktur.

Hancısının da, yolcusunun da öznesi birbirinde saklı yolculukların adımlarının tavı,

o yolculuğun ilk adımında bellidir oysa ki….

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak diyerekten kabaran kalplerin, üşüyen bedenlerin, ürperen tenlerin tılsımıyla örtülmüştür çoğu zaman yüreğin kefil olduğu yolculuklar, sürsün diye namütenahi ukbaya değin.

*****

Ey sevgili,

Yeminleri sök dudaklarından, sus, suskunluğun armağanın olsun,

Öyle bir iz düşür ki aksine, yüreğinin kefilliği armağan olsun.

Bencileyin iz etmekteyken kem gözlere inat, yolculuğun ilk adımlarında,

Sencileyin nice zaferler gömmüşsün yüreğine, zebunkûş tereddütlerin eritip,

Nâmütenâhi yolculuğumuzu nakşettiğimiz, her gün zevkle oynayacağımız evcilik oyunlarında.

*****

Ey sevgili,

Öznesi benim olduğum tümcelerimin,

sözcüsü senin olduğun sözcüklerinin,

zifirine yatırdığın sır kokulu şiirlerinin

ruşeymine kodladığımız (yarına çıkan yolculuğumuzun) neş’esindeyim…

*****

Ey sevgili,

Kristalleşmiş gözyaşlarının iz ettiği yanakların dökülmüş önüne,

El değil, kol değil, nice can kırıklarını gizlediğin yenine.

Suskunluklarını armağan ettiğin nice hır çıkarıcı vaveylalarda,

Dudaklarını bükmüşsün, konuşmamaya inat, toz pembe yarınlar adına…

Ey Sevgili,

Gözbebeklerimin içine doğmuş güneşin gün=eşi olmak için,

Söz tutmaktasın yüreğini kefil koyarak bir ömürlük yürünecek

Arnavut kaldırımlı taş sokaklarımızda…

Ey Sevgili,

Ben mor bulutların altında erguvan ağaçlarını sayarken bu kutsal yolculukta,

Sen se, rûyalarında vedûd ikliminde mündemiç kalbinin rikkatinin dikkatindesin.

Sen yürümekteysen bu kutsal yolculukta, bilâ tereddüt, billahi yürüyemesem de sürüneceğim.

Yazı Sözlüğü:

Vedûd: İlahi aşkın maşukla ilişkisi, sevginin en zirve noktası.

Menzil: Ulaşılması düşünülen nihai nokta, varış yeri.

Nâmütenâhî: Sonsuz, bitme bilmez

Ukbâ: Ahiret

Zebunkûş: Acımasızlık, gaddarlık, zulüm

Ruşeym: Tohumun özü

Vâveylâ: (Acıların etkisiyle) yüksek sesle haykırmak

 

Mündemiç: Yer alma, yer bulma, yer etme

Rikkat: İncelik, şefkatli merhamet 

Not:

Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, https://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.net, https://www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,