:: Anı & Günce
Ekim 5th, 2008 | in
Anı & Günce,
Kültür ve Sanat,
Taziye - Protesto,
Yaşam |
Bir Şehit Gazeli de Ben Yazmak İstemiyorum! için yorumlar kapalı
Çok geçmedi hatırlarsınız.
22 Ekim 2007 tarihinde aşağıdaki ağıt gazeli yazmıştım, şehit haberlerini izler izlemez televizyonlarda. Ve bu ay bütünüyle terörü lanet mitingleriyle geçmişti bütün yurrta. Mitinglerde de ben haberler bitmeden peçeteye yazmış olduğum bu duyguları paylaşmıştım kürsüden binlerce heyecanlı topluluğa. Yine başka bir tarih, ve yine tarih Devamını Okuyun
Etiketler: anı, gazel, miting, şehit, taziye, terör, terörü lanet, Toplum
Ben bir çınarım Yalova yolunda,
Önümden akar gider insanlar,
Kimi otobüs camından bakar bana,
Kimiyse el sallar derin hıçkırıklarla.
“Turgut Bey, günaydın!…” dedim ama, bu sefer pas geçti. Devamını Okuyun
Etiketler: çınar, günce, pazar yazısı, yalova, Yaşam
Bundan tam on sene öncesiydi. İstanbul’da oturuyorduk. Komşu binaya bitişik iş yerinde yangın çıkmış. Tam yatmaya hazırlanırken bir de baktık ki, kızılca kıyamet gecenin karanlığını boğdu. Balkona çıktık ki, yan komşu işyeri yanıyor. Yangının etrafında da onbeş yirmi kişi birikmiş ah vahlarla seyrediyor.
Ben de bilirim bu milletin aymazlığını neme lazım dedim ve itfaiyeli yine de maydanozluk olsun diye aradım haber vermek için. Bir taraftan da kendimi hazırladım. Beyefendi ekiplerimiz gelmek üzere cevabına. Ama malesef yanılmışım. İyi ki yanılmışım ki, telefonun ucundaki itfaiye nöbetçisi hararetle tamam beyefendi dedi. Biraz önce da bir yangın ihbarı aldık ama adresi vermeden telefonu kapattılar, biz tekrar arayıp adres vermelerini bekliyorduk dedi. Hemencecik bütün trafik baypaslarıyla adresi tarif ettim. Devamını Okuyun
Etiketler: bilinçlenme, insan, Toplum, Yaşam
İhtilal, Darbe ve Muhtıra kavramları üzerine.
Muhtıra, kelime olarak hatırlatma anlamına gelir. Birinci anlamı, bir ülke yönetiminin diğer bir ülke yönetiminin dikkatini çekici ve uyarıcı içerikte (diplomatik) yazı. İkinci anlamı, bir ülke yönetiminin sosyal ekonomik çoğunlukla da siyasal istikrarsızlığa düşmesi ve bu istikrarsızlığın devamlılık (kronikleşme) eğiliminin görülmesi durumunda ülke askeri yönetiminin halihazırdaki siyasal yönetime karşı uyarıcı içerikte yazı göndermesi.
Darbe, bir ülke yönetiminin siyasal ve ekonomik açıdan istikrarsızlığa düşmesi ve ulusal birliğin tehlikeye düşmesi iddiasıyla ülkenin silahlı kuvvetlerinin halihazırdaki yönetimi re’sen / zorla / baskı ile veya farklı demokratik mekanizmaları dolaylı olarak kullanarak ele almasıdır.
İhtilal / Devrim ise, herhangi bir ülke yönetiminin gerek birlik ve bütünlüğü sağlamada aciz kalması, gerek halka karşı zulmetmesi, karşısında öne çıkan bir kişi veya gurup veya kitle öncülüğünde halkın söz konusu yönetimi alaşağı etmesidir. İhtilal veya devrim gücünü tabandan (halktan) almasından dolayı sonrasında çok köklü ve sağlıklı düzenleri getirmektedir. Dönem sonunda ortaya konulan hukuksal düzenlemeler bu yönüyle daha demokratik ve katılımcı olmaktadır. Sırf bu yönüyle bazı düşünür ve bilim adamları 61 anayasasının demokratikliğine atıfta bulunarak bu hareketin ihtilal oluğunu ileri sürseler bile halihazırda o dönemde yaşananlar ve belgeler bu hareketin tam anlamıyla halktan kaynak aldığını söylemek hayli iddialı olur. Bu anlamda yakın Türk siyasal hayatında hiç ihtilal olmamıştır. Devamını Okuyun
Etiketler: politika, Siyaset, Toplum, Yaşam
İstatistiklere bakılırsa, 2008 yılının Ağustos ayının en çok orman yangını yaşandığı ay olduğu görülür. Öyle ki son 30 yılın bütün bir yazda belki de son 50 yılın en fazla ve en zayiatlı orman yangını yaşanmıştır.
Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, antalya ‘daki yangın, 1979 yılından bu yana en büyük orman yangını olarak kayıtlara geçti. Türkiye , en büyük orman yangınını 23 Mart 1979 tarihinde Muğla ‘nın Marmaris ilçesi Çetibeli köyünde yaşamıştı. Çıkış sebebi bilinmeyen yangında 13 bin 260 hektar orman alevlere kurban gitmişti. İstatistiklere göre, 27 Temmuz 1996 tarihinden beri çıkan büyük orman yangınları 5 bin hektarı geçmedi. Daha çok Muğla , antalya , Çanakkale üçgeninde çıkan büyük yangınlar, bin 200 ile 4 bin hektar arasında etkili oldu. Marmaris ‘e bağlı Çetibeli köyünde 27 Temmuz 1996 tarihinde ihmal ve dikkatsizlik sonucu çıkan ve beş gün sonra kontrol altına alınabilen yangında toplam 7 bin hektar alan kül olurken, 25 Temmuz 1994 ‘te Çanakkale Eceabat’ta anız kaynaklı çıkan yangın 4 bin hektar yeşil alanı tahrip etti.
Türkiye, son büyük yangını 12 Ağustos 2002 ‘de Balıkesir ‘in Kepsut ilçesinde yaşamıştı. Çıkış sebebi bilinmeyen yangında 3 bin 537 hektar orman alevlere teslim oldu. Büyük yangınlar en çok temmuz-ağustosta görülürken yangınlara daha çok ihmal ve dikkatsizlik sebep olmaktadır. Zaten ben de bu konuya değinmek istiyorum.
Türkiye’de orman yangını istatistikleri orman kanununun kabul edildiği 1937 yılında başlıyor ve günümüze kadar yaklaşık 80 bin orman yangınında 2 milyon hektara yakın orman alanı yanmıştır.
İstatistiklere Göre Orman Yangınların Çıkış Nedenleri:
Doğal nedenler: % 6,
İnsanlardan kaynaklananlar: % 94.
İnsan kaynaklı yangınların büyük kısmı kasıt, ihmal, dikkatsizlik ve kazalardan kaynaklanıyor. Ancak, her üç yangından birinin nedeni de tam olarak bilinemiyor. Ormancıların genel görüşü “Türkiye’de orman yangınlarının yüzde 42’si ihmal ve dikkatsizlikten çıkıyor, en dikkatsizler ise çoban ateşi yakanlar. “Yangın istatistikleri incelendiğinde Akdeniz ülkeleri
içinde yine de yangın çıkan ülkenin ve birim yangın başına yanan alan yönünden Türkiye çok da fena sayılmaz. Durum bu olsa da kötü örneği örnek olarak almamak gerek.
Her bir ağacın ve her bir metrekarenin yanma veya ortadan kalkmasının maliyetinin doğrudan veya dolaylı olarak kendisine döneceğini asla ve asla görmeyen KÖR GÖZLÜ AYMAZ, SÜRÜ PSİKOLOJİLİ, SORUMSUZ insan görünümlü yaratıklar orman içlerinde ve çevresinde yangın çıkabilecek tedbirsizlikleri yapmaktadır. Bu tür sorumsuzluk örneklerinin ne cinsiyetle ne yaşla ne eğitimle ne de etkin kökenle ilgisi yoktur. Tamamıyla GENETİK BOZUKLUKTAN KAYNAKLANMAKTADIR. Bu bozukluk ta önce kişisel sorumluluk sonra da toplumsal sorumluluktur.
Bütün bunlara ilave olarak bir örnek te kasıtlı orman yakan kanı bozuk yaratıklardır. Üç beş kuruş veya belki de çok büyük servetler kazanmak hayali veya amacıyla yangın çıkarmakta ve buraların imara açılmasına sebep olmaktadır. Devlet denilen otorite insanları KAMUNUN MENFAATİNE GÖRE yönlendirmek durumundadır. Bu devlet otoritesi POLİTİKAYI AYAK OYUNU OLARAK BİLENLER TARAFINDAN OLUŞTURULDUĞU İÇİN yanlış yönde kullanmaktadırlar. Oysa ki politika, karar ve eylemlere etki eden bütüncül tercihlerdir. Devlet yönetiminde politik tercih sahibi kişilerin HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN ORMAN ARAZİLERİNİN ve VERİMLİ OVALARIN İMARA AÇILMASINI ENGELLEMESİ GEREKİR. Bu konuda dikkatsizlik hassasiyetsizlik ve sorumsuzluk bile başlı başına topluma ihanettir.
Sevgili okurlarım.
Bize düşen hiç kimseden bir şey beklemeksizin toplumsal sorumluluk dahilinde hareket etmek ve ormanlarda yangına yol açacak en küçük şeyden kaçınmak, görülebilecek tehlikeleri de derhal yetkili mercilere duyurmaktır. Bu konuda kesinlikle ihmal erteleme yapmadan hemen harekete geçmeliyiz. Bu doğa bu nimetler bize verilmiş kıymetini bilelim. Veren güç bir gün alır, çıplak topraklarda beton blokların arasında inversiyon altında kışları, kavurucu sıcak altında da yazları geçirmeye başlarız.
Yazı Sözlüğü:
İnversiyon: Isı terselmesi, kızın düzlük kentsel alanlarda ısı ve atık kirlilğinden kaynaklanan dumanlar nedeniyle güneş ışıklarının duman katmanına vurup geri yansıması sonucu ortaya çıkan karanlık ve bulanık hava koşulu.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: insan, Toplum, Yaşam
Uzun zamandır Pazar yazılarıma ara vermiştim. Cumartesi gecesinin ikibuçuğu sekiz geçerkenki bir zaman diliminde. Pazar gününün dayanılmaz hafifliğini hissettim. Birden beynime kabus gibi çöken uyku ve yorgunluk uçuverdi. Devamını Okuyun
Etiketler: günce, günlük, hayat, pazar yazısı, Yaşam