Repçiler: Dikbaşlı, İsyankar ve Çok Bilmiş Bıçkınlar...

Repçiler: Arka Sokakların İsyankar, Sosyetenin Bıçkın Azmanları:

 

Kavram ve Kısa Tarihçe:

Kısa haliyle, Rythmic American Poetry (Ritmik Amerikan Şiirleri) olan RAP müziği, 1970li yılların başlarında New York’un gettolarında ortaya çıkmıştır. Amerika’da (Harlem, Bronx gibi) ezilen, insan muamelesi göremeyen siyahların yoğun olduğu yerlerde siyahi müzisyenler repin öncüleri olmuştur. Bu kişiler, Jazz, ve Funk müziklerini karıştırarak, ritmik ve doğaçlama olarak yeni bir müzik akımını başlatmışlardır. Aslında bu pek öyle yeni bir müzik akımı başlatmaktan daha çok bu tür denemelerle yeni bir müzik akımı doğmuştur.

Rap in tamamlayıcıları Graffiti ve Breakdance dır. Grafiti, mizahi ve eleştirel, egzantrik, kışkırtıcı ilginç türde duvar yazılarıdır. Breakdance ise, gerek figürleri gerekse fiziği kullanışıyla aşırı efor gerektiren bir dans türü olup bu açıdan da sürekli hareket i temsilden kaynaklanır. Koreografi ve repin ajanları, (tekil veya çoğul olarak reperler) sıradışı arkaplanlarla, çoğu zaman da duvarları yazılı (graffitili) sokak görüntüleri karşımıza çıkar. Hip-Hop ana kategorisi içinde ele alınan rep çok yakında ayrı bir müzik ana kategori haline gelecek durumda.

1980 li yıllardan itibaren görülen rep parçaları, bir yandan da güçlü bir rep alt kültürünü oluşturmaktadır. Rap,sanıldığının aksine sadece argo terimler içeren bir müzik değildir, aynı şekilde kendi içinde birkaç çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri; West Coast Rap; daha çok hayatın güzelliklerini para ve kadını tema olarak alırken, East Coast Rap; daha çok depresif, adaletsizlik, eşitsizlik isyankarlık gibi bireysel ve sosyal meseleleri ele alan bir çeşit rep çeşididir. Türkiye de her iki çeşit örnekler de bulunmaktadır.

Rapperlerin birçoğu siyahiler,  Araplar, Hintliler, Almanya’da Türkler olmuştur. Çünkü ezilmiş olmak, ikinci sınıf insan olmak ve bu şekilde muamele görmek, bir yerlere ait olamamak; agresifleşmeyi, isyanı, suçu da beraberinde getirir. Bilinen yargısıyla rap müzikte argo ve bol derecede küfür kullanımı da işte buradan gelmektedir. Varolan düzene karşı çıkıp isyan eden, hatta siyasi tabirle “sivil itaatsizliğin” suça bulaşılmadan en masum olarak icra edildiği bir eylemdir aslında rep.

Küfür ve Rep:

Repin isyankarlığı toplumsal bozukluklara karşı cüretkarca baş kaldırıcılığı onun dilinin kültürel dokuyu kirletmesine izin vermemelidir. Rep müzikçileri neticede sanat icra etmektedir. Yani bu bakışla sanatçı kimlikleri bulunmaktadır. Sanatıçılar da aydın kişilerdir. Topluma liderlik, rehberlik ederler. Bu kimliğe bürünmüş bir sanatçının parçalarında kültürel dokuyu zedeleyecek ifadeler kullanması hoş görü ötesinin dışındadır. Nitekim bu tür söz içeriği olan repler bir kısım ülkede yasaklanmış ve hala da yasaklanmaktadır.

Türkiye’de Rap Müziğin Tarihi

Türkler arasında rap ilk olarak Almanya’da yaşayan Türkler arasında yayılmaya başlamıştır. Almanya’daki Türkler 90lı yılların başından itibaren yöneldikleri Rap müziğin ülkemize taşınmasında öncü olmuşlardır. Böylece, Cartel’le beraber 95 yılında rap müzik ülkemizde ciddi anlamda boy göstermeye başlamış oldu. Aslında yıllarca (bizim bildiğimiz ))) Merhum Cem KARACA Türk Toplumuna onyıllarca eli yüzü düzgün rep örnekleri sunmuştur. Hatta parça içeriklerine baktığımızda her bir parçanın içinde son derece dolu ve derin siyasal analizler sentezler ve tanımlamalar bulunmaktadır.

Türkiye’de ve diğer ülkelerde rap müziğin ilk çıktığı yıllardaki argo üslubunun, dinleyici kitlesinin ve daha kaliteli, marjinal ve ehil rapperların artmasıyla bir anlamda entelektüel bir üsluba dönüşmesi gerektiğini vurgulamalıyız.

Türkiye’deki rapin, diğer ülkelerde olduğu gibi etnik guruplar yerine, halkın tüm kesimlerine kucak açması Türk repinin gelişimi açısından bir şanstır. Para seks ve uyuşturucu üçgenine tutulmamış varlıklı ailelerin bıçkın çocuklarının da rep sempatizanı olduklarını görmekteyiz. Bu yönüyle repin “iyi” ye hizmet ettiğini söyleyebiliriz.

Rap Dik Başlıdır:

Rapin lirk yapısına, alternatif bakışına, ritmik duruşuna bakarak onda düz mantığın işlemediğini söyleyebiliriz. Rep parçaları arasında “seni seviyorum” gibi düz bir aktarımın geçmesi beklenemez. Olsa olsa, “müptelayım sana”, “hastayım sana” “sensizlik ölüm” vb. dramatik ifadeler kullanılır.

Repin altında güçlü ve son derece uyanık bir bilinç yatmaktadır. Gerek repirler gerekse rep sempatizanları  zaten bu duyarlılıklarından doyalı repin egzotik atmosferine girmişlerdir. Repirler olsun, sempatizan grubu olsun, laylaylom görüntüntülerinin altında dominant (baskın) bir kişilik bulunurken, hareketlerinde de toplumu, insanları çözmüşlük psikolojisi bulunmaktadır. Çoğu zaman da zaten bu böyledir. Bundan dolayıdır ki, eleştirilen, kafa tutulan baş kaldırılan bu toplumsal düzen içinde kendilerini bir çok açıdan farklı gösterme eğilimleri de bu nedenledir.

Sonuç Olarak:

Rep etik anlamda iyi bir şeydir diye hüküm ortaya koymak istersek, en azından mutlak anlamda şunu söyleyebiliriz ki, rep genel anlamda kötü birşey değildir. Toplumsal dokunun oldukça ilginç bir o kadar da içli figürleri ve bireyleridir. Rep üzerine böylesi bir değerlendirme yaparken, parçaların içindeki yer yer çoğu zaman utanç verici küfürlerin zaman içinde kaldırılmasını beklediğimizi de ifade etmeliyiz.

Not: Yazı bitti bitmesine, ama ben yazıyı pazar yazısı şeklide ele almayı düşünmüştüm. Bu pazar da değişik bir yaşam şeklini ele almak istemiştim. Ancak konunun toplumsal toplumbilimsel önemi nedeniyle ister istemez akademik bir dile girdiğimin farkına varamadım.

Ha bu uşaklar kötü çocuklar değildir. Yaptıklarına da “tukaka” denmemelidir. Onlar toplumun cap canlı birer renkleridir. Türkiye repini bağrına basarsa eğer, çoğunlukla batıda görülen azmanlaşmış tiplerin ülkemizde türemesi önlenecektir. Onlarla toplum arasında ebeveynler arasında bağlar koparılırsa, çok dara dramatik türlerle karşı kaşıya geleceğimizin farkında olmalıyız.

Pazar günü şöyle canlı bir renk sunayım derken hem fazla uzunca bir yazı hem de fazla soğuk bir yazı çıktı. Neyse zaten geçen hafta da pazar kahvesiz bir yazı yazmıştım. Yok o kadar da değil. Bu hafta kahvesiz pazar geçmeyecek. Köpükler kabarık olacak, sohbetler demli. Cıgara müptelaları da şöyle bir ufka bakacak, ufuk yoksa))) gözlerini kapatacak, kahvenin tadını cıgaranın dumanıyla daha iyi hissedecek. (Dumansız hava sahasını daraltmadan lütfen)))

Sevgi ve sağlıcakla kalınız efendim. İyi pazarlar.

Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.kamudanhaber.com, www.haberanaliz.net, www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.netwww.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , ,