Bir bebek bile düşünür, sırt üstü yatarken veya yüzüstü yatarken. Gözünün önündeki daracık manzarayı kendince algılamaya çalışır. Bir kendi vardır, bir vücudu bir de elleri ve kolları. Bildiği en kesin bilgi budur ilk aylarda. Sonra bir şeyi fark eder. Yanında her zaman varolan annesini/babasını ve/veya bakıcısını. Sonra yavaş yavaş tanım yapmaya başlar kendi zihninde.

Gördükleri ile her zaman karşısında olan gözlerinin içine bakan kişinin/kişilerin söylediklerini bir araya getirerek tanımlamaya, anlamaya, algılamaya başlar. Tek ve en önemli doğru vardır, gördükleri karşısında sürekli gözlerine bakan kişi veya kişilerin gösterdiği tepkiler.

Bu aşamada bir süreç başlar bilirsiniz. Her birimiz ister bebek veya çocuk olarak ister ebeveyn olarak tecrübe etmişizdir. Bu süreç TAKLİT SÜRECİ dir.

Taklit Süreci ve Yansıtma:

Aslında hayatın kendisi bir taklittir başından sonuna kadar  insanlar için. Yaş küçükken taklit bütün bir hayatı kapsarken, yaş ilerledikçe yavaş yavaş birey kendisi olmaya başlar ve TAKLİT AZALDIKÇA BİREY ortaya çıkmaya başlar.

Zamanla körelmek zorunda olunan bu aynalama sürecinde, öncelikle ebeveynin taklit edilmesinden vazgeçilmeye başlanır, sonra iş veya meslek hayatında taklit edilmekten vazgeçilmeye başlanılır. İnsanların yaşamdaki taklitleri ile kendisine ait olanlar başa baş geldiğinde artık orta yaşa varılmıştır. İlerleyen yaşlarda ise, artık hayatı tanımlayan ve kendisine bakılarak, taklit edilen bir birey vardır.

Buraya kadarkiler  normal bir insanın yaşamakta olduğu şeyler.

Bir de anormallikler olur hayatta. Bu ya yıllardır beklenilip te elde edilemeyen bir bebek, ya uzun yıllar boyu izini kaybettiği bir yakını veya hayatına daha önce hiç yokken girmiş olan canı ciğeri…

İşte buraya kadarki girizgahı bundan sonraki yazının daha iyi algılanabilmesi için dile getirdim.

YOLUN ORTASINDAYKEN ANİDEN BİR CAN ÇIKAR KARŞINIZA…

Öncesinde bir hiç olan ve yıllardır size katılmak için CAN İLE CAN olmak için varolduğunuzu düşündüğünüz.

Onunla ilk sözcükleriniz, ilk göz göze gelmeleriniz ipucu vermiştir oysa ki hayatın en derûni noktalarına. Ve bir ömürlük yolculuğunuz geçer film şeridi gibi, heyecanlı ve sorgusuzca…

İlkin nevriniz döner, beyniniz karıncalanır…

Her konuştuğunuz kelimenin, cümlenin SİZin için kaleler ördüğünün farkında olursunuz (bir taraftan da heyacanlı ve) mutlulukla.

Günler geçtikçe yığılır birlikteliğin enerjisi dağ dağ olmaya başlar efsunkar bakışmalarınızla.

Ödün verirsiniz belki çoğu şeyden, hiç ama hiç sorgulamasızca…

Ve çok iyi bilirsiniz, konuştuğunuz her bir cümle, SİZliğinizin kalesinin tuğlalarına yığılmakta.

VE TANIMLARINIZ DEĞİŞMEYE BAŞLAR BİR BİR HAYAT İKİZİNİZLE:

Alabildiğince yenilenirsiniz bir çırpıda.

Kendi kendinize şaşırmalarınız meşgul eder uzun bir süre, hayatı yeniden tanımladıkça.

Herşeyi yeniden tanımlarsınız, hemen her şeyi. Şimdiye kadarki tanımlarınıza savaş açarcasına belki de caka satarcasına gülümseyerek yine yeni tanımlarınızın zevkine varırsınız.

Ve O An Gelir Ki!

Artık iki şey vardır hayatınızda,

Biri CANınızdan öncesi biri de CANınızdan sonraki ne varsa…

Hayatı yudumlamaya başlarsınız adeta ölümsüzlük şurubu gibi. Kim ne derse desin, kim ne söylerse söylesin isteseniz de göremezsiniz adeta…

Her yeni sabah, her yeni akşam artık candar olmuşsunuzdur her dakika artan bir iştiyakla.

Vee, bir de bütün bir ömür kurguladığınız ideallere koyuldukça önce birbirinize bakarsınız, dop dolu bakışlarla ve ardınızdan aynı yola başkoyduğunuz ideallerin sarhoşluğuyla, bitmyen ve bitmeyesi yarınlar adına.

Bu yazımı, birbirinde CAN bulan tüm CANLARA / HAYAT İKİZLERİNE armağan ediyorum.

Not:

Bu yazı, www.bilgiagi.netwww.bilgievreni.comwww.gazetecanik.comwww.kamudanhaber.com, www.siyasalforum.netwww.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,