Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana var olan küçük bir vilayetimizdir Çanakkale. Tahminimden daha küçük bir il merkezi gördüğüm için oraya ilk gittiğim günün şaşkınlığını hiç atamamışımdır üzerimden. Çanakkaleli böylesi bir destanın yazıldığı o güçlü tarihi mirası, ekonomik gelişme ivmesine yeterince çevirememiştir. 12 içesi bulunan ilin merkezi bunca tarihi mirasa rağmen yeterince gelişememiştir. M.Ö. 3000 yılından bu yana insanların yaşadığı bu yerleşim yerinin Nüfusu bile merkezde hala 104 bin civarındadır. 18 Martta Gelibolu ve Eceabat’ı ziyaretimde de bu konuları algı seçiciliğiyle gözlemlemeye çalıştım.

Gerek merkezin gelişmemişliği, gerekse Eceabat ve Gelibolu’nun ulaşım altyapısı insanı hayli rahatsız etmektedir. İlk bakışta fevkalade güzel gibi görülen yollardan bir otobüs sağlıklı bir şekilde geçebilirken iki otobüs yan yana geçmekte hayli zorlanmaktadır. Her sene 18 Mart olduğu için buranın yolları en azından senede bir bakım görmektedir. Ancak hiç kimse ne hikmetse bu yolların genişletilmesi yönünde bir talepte bulunmadı demek ki. Böyle bir talepte bulunmuş olsalardı on yıllardır bu yollar bu haliyle kalmazdı.

Eceabat’taki Meşhur Çanakkele Şehitleri Abidesi ise elli-Altmış yıldır hala tamamlanmamıştır. Abidenin granit taş kaplaması dört ana sütunun üzerinde bulunan tavan (en üste yapılacak olan abidenin tabanı) granit kaplanmadığından adi çini ile granit hayli uyumsuz görülmektedir. Acilen bu günkü abidenin tavanı ve kenarları da granit taşla kaplanmalıdır. Tabi ki bu iş dört ana sütunun üzerine yerleştirilecek dev heykelin tamamlanmasından sonra olmalıdır. Bu heykelin ne zaman yapılacağı konusunda ise hala net bir bilgi bulunmamaktadır.

Ayrıca bir savaş sırasında bir Anzak askeri tarafından ülkesine götürülen ve iki yıl önce ülkeler arası diplomatik işlemlerle geri getirilen Türk askerine ait kafatası yeterince anlamlandırılamamıştır. Bu anıtçık ta Esas barbarın kim olduğunu dünyanın gözleri önüne serilmesi açısından daha da büyükçe bir yapıya kavuşturulmalıydı. Bu gün itibarıyla namazgahın karşısında abidenin yan tarafında küçük bir mezar şeklinde yapılmıştır.

Geçen yıllarda, 18 Martta vizyona girmiş olan “gallipoli” belgeseline Çanakkale ismi değil de “gelibolu” isimlendirmesi yapılmıştır. Bu söz konusu belgeselin daha da uluslar arası nitelik kazanması için yapılmış olsa gerek. Yine de herkesin izlemesi gereken bir belgesel olarak öneriyorum. Hala raflarda kalmasa bile bir şekilde temin edip izlemelisiniz.

Çanakkale’nin özelde Gelibolu’nun uluslar arası arenada daha fazlaca bilinmesi ve tanınması amacıyla “gallipoli” olarak adlandırılan belgeselin ismini sindirmeye çalışmam ise oldukça zor. Tabi ki her zaman her yerde ekonomik faktör ön planda olmakta. Bu durumda küresel sermaye “gallipoli” belgeseliyle yerel sermayeye galip gelmiştir. Bu belgeseldeki kayıtların asıl sağlam kaynaktan alınmasını isterdik.

Gallipoli denilen küresel sermaye, destanını yazdığımız misyon oldukça ülkemiz sınırları içinde sermaye olarak kalmaya mahkumdur. Aksi takdirde, sermaye kültürel değerlerini çok rahatlıkla DNA larımıza aktaracaktır. Yeter ki biraz daha iradeli ve bilinçli olalım.

Çanakkale şehitleri anma gününde, şehitler haftasında, istiklal marşımız gibi bayraklaştırdığımız destanımızı yazanların ruhları şad olsun, o günden bu güne bütün şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz.

TARİHİNE VE KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKAN İNSANLAR OLMAMIZ TEMENNİSİYLE ESEN KALIN.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , ,