Bu gün bayramın ikinci günü. Bu gün olmasa bile en azından Perşembe veya Cuma günleri yollara dökülecek insanlar. Ulaşacakları yere daha erken vararak veya gecikmeksizin vardıklarında dünyaları değiştirmeyecekler ama sırf "bir an önce gideyim" düşüncesiyle belki zincirleme olarak onlarca değil binlerce insanların hayatlarını karartabilecekler.

Her yıl ülkemizde ortalama 4.500 kişi kurban verilmekte, yine ortalama, 200.000 yaralanma olmakta. Son on yıla baktığımızda, ölü sayısında çok çok az bir azalma görülmekte. Bunun iki açıdan ters yönde ikişer nedeni bulunmaktadır.

Birinci Faktör:

Kazalarda ölü sayısının az da olsa azalmasının en önemli nedeni, 2003 yılından itibarenbölünmüş yol uygulamasının ülke genelinde yaygınlaşmasıdır. Buna karşı yol altyapısındaki iyileşmeler özellikle 2010 lu yıllardan itibaren ölü sayısında olması gerektiği kadar bir azalma olmamasının nedeni, bu yolların aşırı hıza elverişli hale gelmesi ve aşırı hız için bir faktör oluşturmasıtdır.

İkinci Faktör:

Bir üst paragrafta ölü sayısı açısından yaklaştığımızda yol altyapısında ortaya çıkan paradoks arac niteliğinde de karşımıza çıkmaktadır. Aracların modeleri ve teknolojileri yükselirken hız özellikleri de artmakta. Buna karşın, modeller ve teknolojiler yükseldikçe araç içi güvenlik önmelleri de artmakta.

Dolayısıyla gerek yol altyapılarındaki, gerekse araç teknolojilerindeki iyileşmeler, ölümlü ve/veya yaralanmalı kazaların sayısal olarak azalmasında doğrudan bir etken değildir. Çünkü bu faktörlerin bir yandan ölümlü yaralanmalı kazaları azaltacak etkisi olduğu gibi bir taraftan da bunları artıracak etkisi bulunmaktadır.

Üçüncü (Gerçek) Faktör:

Sonuç: Gerek ölümlü gerekse yaralanmalı trafik kazalarında en en büyük faktör, insan faktörüdür. Yani dönüp dolaşıp konu sürücünün davranışında düğümlenmekte. Bu nedenle trafik kazalarının azaltılmasında en önemli konu, Bİİİİ-LİNÇ-LENN-DİR-MEEE dir. Bu da formel ve sistematik olarak yapılmalıdır. Gerekirse toplu mekanlarda kaza ve nedenleri zorla gösterilmelidir.

Ben çoğu zaman konuşmalarımda, trafik ve bilinçlendirme konferanslarımda hep şunu söylerim. Tahtalı Köye gitmek isteyebilirsiniz, hatta bu köyde (dünyada) bir anlamınız kalmamış ise, aceleniz bile olabilir. Ama sevdiklerinizi veya başkalarını da yanınızda götürme lüksünüz yoktur!

Özellikle genç sürücülere sesleniyorum. Yarınlar, gelecek sizin için bir anlam ifade etmiyor olabilir. Sevdiğiniz değil EN sevdiğinizin o andan itibaren yok olduğunu düşünün. Yollar ve trafik eğlence mekanı değildir. Aşırı hız ise, gerçek bir İLKELLİKTİR.(*)

__________

(*) Aşırı Hız: Karayollarında yasalarla öngörülmüş hız sınırlarının üstündeki hız.

NİHAÎ SONUÇ:

Ben bu satırları daha bayramın II. gününden yazıyorum. Nasrettin Hoca misali. Testiyle suya gönderirken cocuğu dövmüş testiyi kırmasın diye. Niye böyle yapıyorsun diyenlere de kırdıktan sonra çaresi var mı demiş.

Keşke şu satırlarımı bütün sürücüler okumuş olsa, bir nebze de olsa içlerindeki trafik canavarını durdurabilmiş olsam.

Sevgiyle kalın, bayramda araç kullanacak sürücüler.

Lüfen, lütfen, lütfen bir kez daha dikkatli olun.

Yazı içinde bahsettiğim gibi: "Tahtalı köye gitmek isteyebilirsiniz, ama yanınızda başkalarını götürme lüksünüz yok" (Ahmet Fidan)

Yazıya ilişkin çok anlamlı bir video linki aşağıdadır. Videoyu izleyip te bu yazıyı yazmama neden olduğu için sevgili Elif DURU arkadaşıma teşekkür ederim.

Trafik Kazaları Video linki:

https://www.dailymotion.com/video/x854uq_trafik-kazalary-hakkynda-hazyrlanmy_shortfilms

Not:

Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.gazetecanik.com, www.kamudanhaber.com, www.siyasalforum.net, www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıtbası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

 

 

 

 

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,