yok-etik-degerler-ve-ilkeleri-degerlendirmesi

 

Yüksek Öğretim Kurumları Etik Değerler ve İlkeleri Taslağına İlişkin Değerlendirmeler:

  1. Etik Değerler ve İlkelerin Amacı ve Kapsamına İlişkin:

12 Eylül 1980 askeri darbesi ve bu darbe ürünü olan 1982 Anayasası kurumu YÖK, Türk Yükseköğretim sisteminde bir dönemönemli -hatta hayati- misyonu yerine getirmiştir. Ne var ki, bilişim ve ulaşım teknoloji yoğun bir eğilim içinde, halihazırdaki YÖKkurumsallık boyutundan koordinasyon ve denetim boyutuna çekilmelidir. Bu genel çerçeve içinde “Etik Değerler ve İlkeler” in belirlenmesi önemli bir eksikliğin tamamlanması olacaktır. Burada önemli gördüğümüz husus şudur ki, etik ilkeler ve değerler, sadece YÖK merkezli değil, Türk Yükseköğretim sistemimizin diğer dünya ülkelerinin yükseköğretim sistemlerirle entegre olacak nesnellikte madde ve içerikte ilkeler olmalıdır.

Türk Yükseköğretim sisteminin Etik Değerler ve İlkelerin üzerinde hassasiyetle durması gereken nokta, bu ilkelerin hukukun evrensel ilkelerinden de beslenerek “değer” ve “hak/adalet/eşitlik” noktasında ülkemizde yükseköğretim yapan ve/veya yabancı ülke vatandaşı olup ta şu veya bu program çerçevesinde yüksek öğretim sistemimiz içinde akademik kadroda bulunan bütün dünya insanları için de klavuzluk oluşturmalıdır.

Bu etik değerler ve ilkelerin, kontrol ve koordinasyon odaklı olarak yeniden revize edilmesi gereken YÖK yapısı ile daha şimdiden uyumlu olarak doğması ileride yeni bir revizyon gereksinimi doğmaması açısından son derece önemlidir.

  1. Madde İçeriklerine İlişkin Olarak:

Bir: Birinci bölümün Tanımlar alt başlığındaki Akademik Etik başlığının ikinci fıkrasında geçen … bilimsel çalışmaların üretilmesi ve değerlendirilmesi cümlesine üretilmesinden sonra gelecek şekilde “sunulması” da eklenmelidir.

İki:  (Gerekçemiz) Tanımlar listesine “Siralamalarda Analitiklik ve Sistematiklik” tanımı da eklenmelidir. Zira yükseköğretim sistemi bilim kuruluşudur ve bu kurumların işlem ve eylemlerinin bilimsellik ve yansızlık taşıması öncelikli bir durumdur. Yükseköğretim sistemimizde kadro ve isim sıralamaları çoğunlukla analitiklikten ve sistematiklikten uzak olarak yapılmakta. Böylesi durumlar sadece etik, vicdanilik, hak açısından sorun oluşturmamakta, bilimselliğin gerekliliği açısından da sakatlık oluşturmaktadır.

Örneğin, ÖSYM bir sınav görevlendirmesinde akademik hiyerarşide çok aşağıda olan bir öğretim elemanına yüksek bir sınav görevi verebilirken, daha üst sırada bulunan bir akademisyene diğer bütün şartlar eşit olmasına rağmen çok daha alt bir görev verebilmektedir. Bu uygulamanın elektronik sistemle otomatik olarak yapılması etik değildir. Eğer, yükseköğretim Etik değerler ve ilkeler resmileşmiş ve bu ilkeler arasındaki tanımda “Sıralamalarda Analitiklik ve Sistematiklik” başlığı olsaydı ÖSYM nin bu uygulaması KEYFİYETTEN kurtulup etik boyuta çekilmiş olurdu. Zira analitiklik ve sistematiklik kişiler, unvanlar ve makamlar arasındaki sıralamayı mantıklı ve hakça düzenlenir hale getirmekte ve bu da ahlaki açıdan ve vicdani açıdan “kul hakkı” vb. veballerden kurtulunmuş olacaktı.

O halde tanım da şu şekilde yapımalıdır.

Sıralamada Analitiklik ve Sistematiklik: Yükseköğretim kurumlarında isim ve unvanlar eşitler arasında sıralanırken yatay ve dikey adalet ilkelerine göre yansiz olarak yapılir.

(Açıklamamız:) Sıralamaların analitik ve sistematik ilkelere göre yapılması Protokol kuralları açısından ölçü olan “önde gelme” ve “önce gelme” ilkelerinin bir etik değer haline dönüştürülmesi anlamına gelecektir. Örneğin birinci aşamada isimler unvanlara göre sıralanır, bu sıralamada 1500 adet Yardımcı Doçent var ise, önce idari görevleri olanlar başa alınır. İkinci aşamada bu sıralama “analitiklik ve sistematiklik” gereğince, Bulunduğu unvana atama yılına göre yapılır, bu şartlarda aynı tarihte ataması yapılmış olan 150 Yardımcı Doçent var ise, bu sefer de akademik kadroya atanma tarihine bakılır. Bu durumda sıralamada aynı şartları taşıyan akademisyen sayısı 15 olmuş olsa, bu sefer de Memuriyete atanma tarihine, burada da eşitlik olması durumunda (vakıf üniversitelerini de düşündüğümüzde) akademik kadroya giriş tarihine göre sıralama yapılır. İşte analitiklik ve sistematiklik bu tür sıralamaları öngörmekte ve buna ilişkin hüküm getirmektedir. Böylece kazanılmış haklara saygı korunarak, yöneticilerin kafalarına göre sıralama yapıp bir nevi listede isim oluştururken dolaylı mobbing veya itibarsızlaştırma yapmalarının yolu (bu tanımin eklenmesi ile) kapatılmış olacaktır.

Ayrıca yükseköğretim sistemimizin bu ilkeleri bütün kamu kurumlarına da kılavuzluk oluşturacağından bu ve buna benzer sıralamalarda aynı ilkeler nesnel bir şekilde uygulanabilecektir.

Üç: Ikinci Bölümdeki 2.2 alt basliginda bulunan d bendinde bulunan “hediye” “ödül” veya “ikram”in tanmlanmasi veya alt limitinin belirtilmesi gereklidir. Zira, 1 liralik bir kalem de hediyedir, 1000 liralik bir kalem de hediyedir. Etik ilkelerin bu tür yoruma açik ifadelerle baka bir mantik düzleminde yöneticinin mobbing uygulama ihtimaline firsat vermemelidir.

Dört: E bendinde belirtilen “yetkin olma” ifadesi daha da belirginlestirilmeli hatta bu kavram tanimlanmalidir. “Yetkinlik” tanimlar arasina eklenebilir. 3.1 alt basliginda birinci fikrada bulunan …gerekli yeterlilik… daha net bir tanmla vurgulanmalidir.

Bes: 2.3 alt basliginda bulunan “a” bendinde … katilima sorumlulugu ibaresinde i harfi fazladir.

Alti: 2.3 alt basliginda bulunan “b” bendi kesinlikle yöneticilerin suiistimaline açiktir. Bu nedenle taslaktan çikarilmalidir.

Yedi: 3.1 alt basliginda belirtilen Bilimsel Arastirma Yayin Etigine ilisksin dördüncü fikrasinda geçen …. Farkli kelimeler kullanarak veya cümleler kullanarak”…. İfadesi ve fikranin bitimindeki bilincalti yanilsama… netlestirilmelidir. Aksi takdirde bunlar da bir baksa boyutta eser sahibini (haksiz yere) itham etmeye yol açabilecektir.

Sekiz: Dördüncü Bölümün 4.1 alt basliginin c bendinde geçen ….belirlenen yer ve zamanda… ibaresi esnek çalisma ilkesi, teknolojik araçlarin sagladigi imkanlar göz önünde bulundurularak yeniden yazilmalidir.

Sonuç:

Her konuda ve mesleki alanda etik ilkelerin olması, toplumun hassas noktaları ve şirazesidir. Ancak etik ilkeler kaygısıyla bireysel özgürlük alanlarının da hacamat edilmemesi bir başka hassas nokta sınırları pozitif hukuk ve adalet kavramı çerçevesinde etik ilkelerin mobbing aracı olarak kullanılma ihtimali de göz önünde tutulmalıdır.

Ülkemiz için aydınlık yarınlar dileğiyle esen kalınız efendim.

 

Etiketler: , , , , ,