Sevgili okurlarım,

Bir hafta ayrı kalacağız dedik, bir uluslararası iki ulusal program derken iki haftada ancak dönebildik. Tabi bu arada üstümde bir tonluk yazı yükü oluştu.

Son iki haftadır yurt içinde farklı illerde olabildiğince çok farklı ortamlarda bulundum. Bu zaman diliminde hep aynı sorunsal beynimi kemirdi durdu. Biyolojik olarak, dilimiz ağzımız içinde dururken, Küresel dünyada kültürel anlamda dilimizi ne kadar sınırlarımız içinde tutulabileceğiz, buna karşılık, egemen kültürlerin dillerini ne kadarıyla içselleştireceğiz ne kadarına direneceğiz.

Türkçede bulunmayan w, q, x harflerini kabul edecek miyiz, etmeyecek miyiz.

Dünyada herkesin aynı dili konuşuyor olması çok beter bir şey mi, yoksa o kadar da endişe edecek bir durum yok mu?
Yani onbeş yıl sonra herkesin aynı dili konuşuyor olmasına bu gün itibarıyla boşuna mı direniyoruz. Dilimize sahip çıkmakta vazgeçilmez duruşumuzun çapı ve gücü ve hatta ağırlığı ne olmalıdır, olacaktır. Skolastik ve makyavelistik cenderede Üniter ve Küreselin eşik değerleri kapsamında tarafımız neresi olacaktır.

Önce dilden başlayarak yarından itibaren gündemi de göz ardı etmeksizin kaldığımız yerden devam etmeyi düşünüyorum.
Sabırlar ve esenlikler dilerim.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan bu yazı, sadece ve sadece https://www.yazarport.com, a özgüdür. Başka bir kağıt basılı, elektronik veya sesli görüntülü medyada kullanılması halinde işleri güçleri bu olmayan Türk Mahkemeleri yetkilidir. Site editörüyle papaz olmamanız için ya alıntı yaparsınız dipnot veya son not kullanırsınız, yahut da sadece ve sadece birbirinize anlatmakla yetinirsiniz.
Bir not daha: Bu yazı, Salı günü sallanan bir yazıdır.

Etiketler: , , , , ,