Her yaklaşan gün bizi bir adım daha sona götürmekte. Tükettiğiniz her bir poşet, bitirdiğiniz her bir asitli içecek, sıktığınız her bir basımlık parfüm, küresel olarak insanlığı sona doğru yaklaştırmaktadır.

 

Her zaman evrenin yüce yaratıcı tarafından dengesinin korunacağına olan inanç aslında güçlü bir afyondur. Adına ister bilimsel tabirle big bang deyin ister dinsel bakışla yaradılış gerçeği deyin hangi mantık düzleminde olursa olsun dünyamız varolduğu günden bu yana git gide doğal dengesinden uzaklaşmaktadır.

 

Bu doğal dengenin biz insanların kapitalist ve egoist duygularıyla hoyratça bozulması sonucu doğa gittikçe bize gülen yüzünü değil tehlikeli yüzünü göstermektedir. Bu tehlikeli gidişin en başta gelen faktörü, sınırsız sorumsuz tüketim eğilimidir.

Her gün yazılı, görsel işitsel ve elektronik medyada insanların sınırsız sorumsuz tüketme içgüdüleri harekete geçirilerek aritmetik olarak ilerleyen kötüye gidiş geometrik hızda ivme oluşturmaktadır. Bu süreç cüz i iradenin yanlış algılanarak kaderci yaklaşımla daha da hızlanmaktadır. Evrenin dengesinin Allah tarafından kurulduğunu ve yine bu dengenin Allah tarafından devam ettirileceği gerçeğini söyleyerek.

Bu dinsel bakış açısı elbette ki doğrudur. Yüce yaratıcı kendi yarattığı evreni bir denge üzerine kurmuştur. Bunu da rahman suresinde şöyle dile getirmiştir. “Biz göğü kaldırdık/yükselttik ve dengeyi kurduk” Yaratıcı evreni denge üzerine kurmuştur ama bu dengeyi insanoğlu başta belirttiğimiz aç gözlülük ve duyarsızlıklarıyla bozmuştur. Evrenin genel dengesindeki en küçük bir dışsal etken küresel bazda büyük kitlesel yok olmaları getirecektir. Bu durumda potansiyel doğal dengesini bozduğu evrenin özelde dünyanın hangi yüzle korunmasını Allah’a bırakmaktadır. Evet Allah evreni denge içinde yaratmıştır. Ancak bu denge dışardan müdahale olmaksızın yine yaratıcının dileyeceği zamana kadar var olacaktır. Dengesi bozulmuş bir dünyanın korunmasını tekrar dengesine kavuşturulmasını Allah’a bırakmak en büyük kolaycılık ve saflıktır.

O halde tehlikenin farkında olmak bu gün için her birey açısından zorunluluktur. Bu zorunluluk hem ülkeler bazında bireylerin değer yargılarını etkileyecek şekilde bilinçlendirmesi hem de uluslararası kuruluşlar tarafından yapılacak bilinçlendirme girişimleriyle yaygınlaştırılmalıdır.

Bu gün için tehlikenin farkında olup bilinçli tüketim, küresel kabusu durdurmayacak sadece ve sadece geciktirecektir. Özenle beslediğiniz, eğitimine, sağlığına, beslenmesine titrediğiniz çocuğunuz yarın yani otuz yıl sonra oksijen kabinlerinde hava ikmali yapacak, tabletle beslenecek, yüzde altmışbeş ihtimalle cilt veya deri kanseri olacak ve güzel saçlarından mahrum olarak yaşayacaktır.

Bu ürpertici tablo bu gün için çok ama çok uzakta gibi görülse de önümüzdeki otuz sene göz açıp kapayıncaya kadar dolacaktır. Hatta insanoğlunun daha az enerji tüketmesi için organlarının önemli bir kısmı yapaylaşacaktır. Doğadaki en başta gelen enerji kaynağı olan güneş, organik canlıların aynı zamanda beslenme anlamında enerji kaynağı olacaktır.

Gidişin vahim, geleceğin çevresel ve küresel anlamda kabusa açılmakta olduğunu, bu satırlarla felaket tellallığı yapmayıp otuz yıl sonrasını bu günkü verilerle okumaktan başka bir niyetimin olmadığını da belirtmek isterim.

Sağlıklı aydın bilinçli yarınlar temennisiyle.

Esenlik dileklerimle.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com , https://www.gunesgazetesi.net https://www.kamudanhaber.com https://www.bilgievreni.com , https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr www.radyobrt.net ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

 

Bu yazı toplamda 8, bugün ise 2 kez okunmuş.

Etiketler: ,