bir insana
dokunduğumda
alev alaz olurdu bedenim
kelebekler düğünlerine davet ederdi
kırlangıçlar alırlardı kanatlarına
ülke ülke gezdirirlerdi beni
tüm üzümleri insan gözleri gibiydi
o zamanlar
Babildeki asma bahçelerinin
ve kokuları sevgi rengindeydi çiçeklerin
ellerimde binlerce ateşböceği taşırdım
geceleri gökyüzünden
gözlerimle yıldız toplardım
aklımdan neler geçerdi, ne düşler kurardım
dilimden dillerine insanların
bal damlardı
anımsamıyorum ne zamanlardı
gün oldu
bastılar demirli postallarıyla
yüreğimin üstüne
ve ağızlarında
binlerce kana bulanmış bebe
insanlığımı kemiren kanlı katiller
tıslayarak bir yılan hainliğinde
kanadı düşlerim
bakışlarım
bakışlarım hiçbir pırıltı taşımaz oldular artık
kara deliklerle doldu içerilerim
ürküntü içinde günlerim gecelerim
bir o kadar da tenhalarda kaldım
kapkara oldu gökyüzü
siyah bulutlar sardı güneşi
daha önce hiç tanımadığım
karanlığa çözülüyor
esmer kız saçlarının örgüleri
son ışık tozları da yok oluyor gecede
kokularını terkediyor dağ gülleri
kim o ağlayan tanyerindeki
hangi kızın hıçkırıkları duyduğum
anası bir de babası toprağa gömülü
bebeler mi kaçıyor yılandan
küçücük omuzlarında ölümün kokusu
ve çanlar çalıyor aralıksız
çaresiz çığlıklar sarıyor her yanı
nerde kaldı sevgi nerde
susmak zamanı geçti
artık düşlerim deliriyor bak
bir söz hemen
ya da bir şarkı duymak istiyorum
içinde sevgi olan
büyülesin umarsız düşüncelerimi
defolsun kahrolası örümcekler
beni terk etsinler
terk etsinler evrenimi |