Adını sevgi ve
tutku koyduğum
Bulutlarla
kapladım bugün gökyüzünü.
En nadide
duygularımı çıkardım sandukçadan,
Bütün kilitleri
açtım, bugüne özel.
Yanaşmaya cesaret
edemediğim
Limana kırdım bu
kez dümenimi.
Karşımdaydın ve
adın cesaretti.
Güneşi güldürdüm
yine bugüne özel
O bizi ısıttı, biz
ona şarkılar besteledik.
Başımı omzuna
eğdim hafifçe ve radyoda o şarkı
“fırtınalar”
koparsa kopsun, sürüklesin ikimizi
Öyle ya bizim
çoktan hak ettiğimiz mutluluğumuzdu (bu)
Güzel bir köye
düştü yolumuz, iki dostla birlikte
Ve senin elinin
sıcaklığı, yüreğinden akıp gelen.
* * * * *
Mandalina
ağaçlarındaki turuncuların
Eşlik ettiği
yolculuğumuzun en başındaydık.
Umut vardı kısa
vadeden çok uzun zamana.
Her geçen gün ayrı
biriktirdiklerimiz vardı
Unutup,
unutturamadığımız…
“alev alev”
sıcaklığın ardından
“şirince” bir
esintiydi işte biraz yonttuğumuz
Kızgınlıklara
tanık olduğumuz bir komedi filmi
Görkemli restoran
ve gri araç, güzel manzara
Tadımlık meyveler,
sıcak gözlemeler, gözleri gülen kişiler…
Her şey bizim
içinmiş gibi dupduru, şeffaf.
“su” gibi her şey
“ışık” saçıyor.
Dokunsan kayıp
gider, bırak ortada gezinsinler.
* * * * *
Karanlığı geçtim,
yarın yeni bir gün
Güneşle anlaşmamız
var ya içim rahat.
Pişirdiğimiz
turuncu renkli anıları
Sandukçaya özenle
koyduk, henüz kapatılmayan
Geriye dönüşte
“Efes” kadar antik ve değerli güzellikler bıraktık
“yedi uyuyanları”
uyandırdık, mutluluğumuza şahit yaptık.
Yan yana olmanın
keyfine sonunda vardık.
Biz ayrılmak
zorundaydık, sonunda bulutları ağlattık
Bir şey bitmedi,
en tatlı yeri başlıyor dedik
İkna etmeye
çalıştık, öyle ya “biz” artık hep vardık.
Güneş sitemle
çevirdi yüzünü bizden
Köşede kalmış bir
denizyıldızına yöneltti habersiz
Bakarken öylece
başımı eğdim yine bilinçsiz.
Koca bir şehir hem
sensiz kaldı hem bensiz…
13.11.2006 / 00.00 |