KÖŞE  YAZILARI / ONLINE BİLGİ İLETİŞİM AĞI / Mehmet KALKAN:::...>

Anneciğim Türkler Geliyor

Mehmet KALKAN

İstanbul Üniversitesi Y. Lisans Öğrencisi

Anneciğim Türkler Geliyor-Hilalin Öteki Yüzü

Gabriele Mandel Çev. Nihat Aksoy Zaman Kitap 212 sayfa

 

İtalyan yazar bu eserinde X. Yüzyıl ile XVIV. Yüzyıl arasında Anadolu’ya seyahat eden yazarlar, seyyahlar ve elçilerin Türkler hakkında yazdıklarını derlemiş ve Avrupa’da bugün dahi varlığından kesinlikle emin olduğumuz bazı önyargıların köklerinin tarihteki köklerini tetkik etme imkânı vermektedir.

Kitapta yer alan kaynaklar dünyada çok fazla bulunmayan ender eserlerdir. Kitapların ilginç bir özelliği belki de eserin asıl yazılma amacını da içinde bulunduran “Avrupa’da önyargısız yazarların da olduğunu ve Türkleri doğru yönleri ile tanıtan eserlerinde var olduğunu göstermesi olsa gerektir.

Kitap birkaç ana bölümden oluşuyor ve bu bölümler şuan olduğu gibi o zamanda Türkler hakkında yapılan spekülasyonlara dayanan bazı konuların öyle olmadığını yine Hıristiyan yazarların dilinden anlatıyor. Bu yazarlar arasında Martin Luther, ve A. Ubicini gibi bilinen kişilerde vardır. Türklerin karakter özelliklerinden başlayarak, yardımseverliğinden, dinsel hoşgörüden, kadınlar hakkında oluşan önyargılara, yanlış bilindiği gibi o dönemlerde Anadolu’da okuma yazma oranının hiçte düşük olmadığına, hayvan sevgisinden fethedilen ülke haklarına karşı yapılan muamelelere kadar daha pek çok konuya objektif olarak yaklaşan Hıristiyan yazarların dilinden konuşuyor yazar. Diğer taraftan bu durumu Avrupa ile karşılaştıran yazar Türklerin –Türkler diye bahseden yazar Türkler ile Arapları ayırsa da aslında Müslümanları kastetmektedir—karşılaştırılamayacak derecede üstün özellikleri olduğunu ifade etmektedir.

            Ayrıca bu dönemin siyasi kültürel ilişkilerini anlatmanın yanında Türkiye tarihindeki yenileşme hareketlerinin gelişim süreci içinde bazı olaylar hakkında dışarıdan nasıl göründüğü hakkında bazı ilginç yorumlara da yer vermektedir.

 Türk toplumsal yapısının hastaneler, kervansaraylar, hamamlar, gibi bazı temel ve olmazsa olmaz yapıların dönem Avrupa’sında dahi olmadığını vurguluyor. Osmanlı haremi hakkında yazılıp çizilen bilgilerin tamamen asılsız iddialar olduğunu yine Hıristiyan yazarlardan alıntılar ile anlatıyor. Osmanlı hakkında Avrupa’da yazılan eserlerin büyük çoğunluğu 1400–1500 yılları arasında yani İstanbul’un fethi döneminde olduğunu vurguluyor bunu kitabın genelinde verilen alıntılardaki İstanbul vurgusundan da anlayabiliyoruz.

Müslüman Türklerin gayrı Müslimler ile olan ilişkilerindeki hoşgörüyü ve devletin onlara verdiği hakların çok azının bile Avrupa toplumunda yaşayan Hıristiyan olmayan halklara verilmediğini açık bir dille belirtiyor. Dönemde Osmanlı toplumunda var olduğu iddia edilen kölelik hakkında şöyle bir alıntı ile cevap veriyor “Herhangi bir Avrupa devleti Doğudaki bütün kölelerin azad edilmesini sağlasa, buna köleler pek az memnun olacaktır” diyor. Burada bir ayrım yapması da çok dikkat çekici; ona göre doğuda köle diye tabir edilen kişiler sadece ev işlerine yardımcı olması için alınır oysa batıda – 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden kölelik sistemi tamamen işgücü zorla kullanmak, fabrikalarda ve madenlerde çalıştırmak şeklinde ticaret şeklinde olmuştur.

Dönemin eğitim-öğretim faaliyetleri hakkında da önemli ipuçları yakalayabiliriz bu eserde. Türk bilginlerin Avrupa’ya tesirinden bahseden yazar Anadolu’da özellikle İstanbul Kütüphanelerinden övgüyle söz ediyor. Tıp alanındaki bazı uygulamaların Avrupa’da adının dahi binmediğini 1717 yılında Lady Wortly Montagu Londra’ya yazdığı bir mektupta Avrupa’da çiçek aşısının bilinmememsinden dolayı binlerce insanın ölmesini önleyecek aşıyı Müslümanların yıllardır kullandığını ve bu alanda uzman olan kadınların bulunduğunu ve kendisinin bunu İngiltere’ye hediye etmek için heyecanlı olduğunu belirtiyor.

Türk aile ve günlük yaşamından örneklerle kitabını tatlandıran Mandel size gerçekten Hıristiyan yazarların dili ile bizi anlatan bir fikirler bütünü sunuyor. Okuduğumuzda hem batının içinde şekillenen önyargıların bazı çarpıtmalar ile doğduğunu ve bunun bazen dini temele dahi dayandığını fakat bunun yanında Türkler hakkında tamamen objektif düşüncelerini anlatan yazılarında olduğunu görerek daha sağlıklı düşünebiliriz.

TO READ OR NOT TO READ İŞTE BÜTÜN MESELE BU !!

AHMET FİDAN ONLINE BİLGİ İLETİŞİM AĞI