KÖŞE  YAZILARI / ONLINE BİLGİ İLETİŞİM AĞI / Geçn Kalemler / Bilge ERDEMLİ Yazıları:::...>

Bindirilmiş kıtaların, sessiz yığınlarla savaşı!

Bilge ERDEMLİ

Y. Lisans Öğrencisi

"Benim arabam senin arabanı döver",

"Benim babam senin babanı döver",

"sen bizim mahalleden geçersin" tırnak içi ifadeleri sizlere ne kadar da çocuksu geldi değil mi? İnanın hayat hiç değişmiyor. Ve mantığı aynı. Bu beş yaşında da aynı yetmiş yaşında da aynı.

Güç dengesi mi dersiniz, her şeyin sahibi olma duygusu mu dersiniz, pervazsızca yönetme duygusu mu dersiniz ne derseniz deyin.

Şimdi sadece özneleri değiştirirsek her hangi birşeyin değişip değişmediğini siz takdir edin.

"Tandoğan meydanındaki kalabalık, evinde oturan sessiz yığınları oluşturan kalabalıktan daha fazlaydı" öylesine yüzeysel bir güç kıyaslaması. Kıyaslama yapmak ta görünüşte çok kolay. Hatta bu konuda çoğu zaman yanılgıya düşersiniz.

Ağzı çen çen laf yapan veya çaçaron birinin beyefendi veya hanımefendi biriyle tartışmasını gördüğünüzde birden ve kolaylıkla ağzı laf yapan ve çok sesi çıkan kişiye arka çıkmak istersiniz. Bu insan psikolojisinin refleksidir. Dizinize çekiç vurulmasıyla bacağınızın hareket etmesi gibi. Oysa ki, aklı selimle tartışmayı bir iki dakika dinlediğinizde olayın gerçek boyutlarını anlamaya başlayacaksınız.

Toplum yönetimi ve yönlendirilmesinde de toplum mimarları veya mühendisleri, kitleleri bir parmak şıklatması edasıyla veya anahtar bir sözcükle çok rahatlıkla galeyana getirip ülkeyi kaos ortamına sokabilmektedir. Burada da karşımıza toplum liderlerinin bilge ve erdemli kişiler olması gereği çıkar.

Şimdi dersiniz, sayın bilge hanım, kendi ad ve soyadına yaldızlı işlemeler yapıyor!, hayır tabi ki, adım ve soyadım için ana ve babama milyonlarca defa teşekkür etsem, bunu denk getiren yaratıcıya dua etsem azdır.

Bindirilmiş kıtalar ile sessiz yığınların savaşında her zaman sesi çok çıkanın kazanacağı diye bir şey yoktur elbette ki. Ne var ki bu konuda oyunun kuralları temelden bozulmasın. İşte o zaman bindirilmiş kıtalar, lafazanlıklarıyla, toplumun güç dengelerini "toplumsal refleks" olgusunu kullanarak yanılttıkları da olabilir. Bu konuda toplumsal güç dengelerinin mantıklı ve sağduyulu düşünmelerini bekleriz. Ancak onlar da bu durumda siyasal ve ekonomik olarak kendi çıkarlarına göre davranacakları da açıktır. Yani bu melodramada "SAĞDUYU" yu dinlemek gerçek anlamda güzel bir temenniden ibaret olsa gerek.

Ya da oyun tekrarlana tekrarlana, (kuralların cılkı çıkarılmadığı sürece) suların durulmasını bekleyeceğiz. Bu da biraz sabır katsayılarımızın zorlanmasına mal olacaktır. Bekleyip göreceğiz.

Mutlu ve güçlü yarınlar dileklerimle.

 

TO READ OR NOT TO READ İŞTE BÜTÜN MESELE BU !!

AHMET FİDAN ONLINE BİLGİ İLETİŞİM AĞI