Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

 

 
 

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’na Ulusal ve Küresel Bakış (I)

Bardak Taşarsa Diyanet Şaşar mı?

 

I. İç Politik Gelişmeler ve Diyanet İşleri Başkanlğı

İlk diyanet işleri başkanımız Mehmet Rifat BÖREKÇİ CHP milletvekiliğinden ayrılmış ve Diyanet İşleri Başkanılığı’na getirilmiş ve 17 yıl bu görevde kalmıştı. M. Kemal ATATÜRK’ün gerçekleştirmiş olduğu bu tasarruf, daha sonraları hep tersine çalışmıştır. Yani önce Diyanet İşleri Başkanlığı görevine gelinmiş daha sonra oradan siyasete girilmiştir. Kısca Atatürk zamanında önce rozet sonra sarık takılmıştı, Atatürk ten sonraki dönemlerde çoğunlukla önce sarık sonra rozet takılmıştır.

Konunun hasasiyeti ve teşkilatın da kendine özgülüğü nedeniyle gerçekte ise, siyasete karşı dinin iştah (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Bilinçaltı Bilimi Üzerine

Potansiyel Artı ve Potansiyel Eksi Üzerine Sezgisel Yaklaşım:

Yer yüzü, su yüzü, bilinç düzeyi, düşsel yaşam, alacakaranlık gibi özel terimlerle ifade edebileceğim lineer (doğrusal) anlamda düşey (vertical) anlamda hareket veya başkalaşımları öteden beri sorgulamayı planlamaktaydım.

İrdelemeye çalışacağım alan aslında bozulan elektronik bir cihazın ana kartında (mainboard) bulunan metal iletişim akslarının merkezinde bulunan siyah nokta gibi, tüm bilimlerin kılcal damarlarının bir araya geldiği odaktır.

Bu kritiğe, fizik bilimi açısından bakılırsa, quantum, astroloji bilimi açısından bakılırsa astrofizik, kimya bilimi açısından bakılırsa organik (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

Kurban Keserek Nasıl Allah'a Yaklaşılır?

Bir grup dantellektüel, Kurban Bayramını hayvan katliamı olarak algılamaktadır. Buna karşın bir başka grup ta yılbaşında kesilen hindiler için hindi katliamı yapıldığını ileri sürmektedir. Oysa ki her ikisi de eti yenen bir hayvan. Ve insanın beslenme ihtiyacını karşılamaktadır. İnsanın beslenme amaçlı hayvan öldürmesi tamamıyla doğal ve her açıdan meşru/legal bir durumdur.

Burada ön plana çıkan konu, kesim amacının içeriğidir. Birisi tamamıyla eğlence amaçlı, diğeri ibadet amaçlı bir olaydır. Ama insanların yığınsal olarak yaşadığı kentsel mekanlarda hayvanların kesimi genelde görülmemektedir. Aynı şekilde yılbaşı eğlencesi için kesilen hindiler çoğunlukla marketlerden satın alınmaktadır. (daha&helliip;)

Etiketler: , , ,

Kasım 3rd, 2009 | in Hukuk, Siyaset/Politika | 3 tane yorum

Kuvvetler Ayrılığı mı Dediniz? Hangisi?

Demokratik parlamenter sistemlerinin en temel özelliği olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesini 1923 lü yıllardan 2000 li yıllara kadar ağır aksak tanımlamamız mümkündü. Bu kronolojik aralıkta, yer yer sistem meclis hükümeti sistemine, oligarşiye, militarizme, yargı devletine, teknokrasiye meyil gösterse de, bu gün için, kuvvetler ayrılığının fil ayakları olan yasama yürütme ve yargı erkleri cumhuriyet sonrası klasik tanımlamasını oldukça aşmış çizgisinden oldukça şaşmış durumdadır.

Bu Günkü Kuvvetler Ayrılığının Determinantları:

1. Yasama: Silik olmasının yanında dominant parti başkanları sultasında inleyen ezik milletvekillerinden oluşan topluluk. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , ,

Diyanet’e Açık Çağrı: Hac Kursları Başlamalı!!

 

Son yıllarda hatırı sayılır yeniliklere imza atan Diyanet, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, İşleri Başkanlığı, gibi kurumlarla koordineli olarak hac konusunda da yine yeni bir ilki başlatmalıdır.

Hacca gidecek hacı adayları, kesin gidiş tarihine kadar en az iki hafta olmak üzere toplam 15 gün hac kursu görmelidir. Hac kursu veya seminerine katılım zorunlu olmalı ve bütün bir hac yolculuğu boyunca gerekli tün bilgiler verilmelidir.

Bu bilgiler şunlar olmalı ve bu madde madde belirtilen konuların her biri ayrı birer saat ders olarak (oturum olarak) gösterilmelidir. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , ,

Türklük İle İslamlığın Orta Noktası

Türk tarihine baktığımızda ister uzak ister yakın tarih olsun, “Türkleşmek”, ” İslamlaşmak” ve “Batılımaşmak” ideolojik düşün sistemlerinin ana /baskın faktörler oluduğu bilinmektedir. Ne var ki, günümüz Türk toplumunda, ister Türkiye sınırlarında olsun ister diğer dünya üzerinde kendini “Türk” olarak tanımlayan bireyler olsun, her iki kesim bilindiği gibi kesin çizilerle ayrılmamaktadır.

Bir taraftan dinin (islam dininin) ırkı II. plana itmesinin sağladığı bir etken, bir taraftanda küresel eğilimler, etnik anlamda tanımlama yapmayı, böyle bir tanımlama yapılsa da bu tanımlamanın önceliklendirilmesindeki sadakati değiştirmektedir. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Kafası Pisuvara Sokulasıcalar

Daha makul bir başlık inanın düşündüm ama malesef aklıma gelen bütün mazbut yazı başlıkları isyan etti teker teker. Ben de şu anki kullandığım başlığı tercih ettim.

Şu mühendisleri, mimarları, tasarımcıları bir de dil bilimcileri anlamıyorum. Algılayamıyorum. Tasarımcı mühendis ve mimarları anladık ta işin içine dil bilimcileri neden kattın diye sorabilirsiniz hemen. Elbette ki katmak zorundaydım. Çünkü bize Siyasal’da okurkan kadife sesiyle İlter Turan hoca hep şunu söylemiştir. “Doğru ile yanlış arasında, iyi ile kötü arasında, sebeple sonuç arasında geçiş noktaları vardır. Bir olay veya olgunun tek sebebi veya sonucu yoktur”. Bu, siyaset biliminin temel mantalitesini aldıktan sonra, biz siyasallılar da, her şeye her şeyi karıştırmayı özel bir maharet edinmişizdir. Bunca lakırdıdan sonra sadede gelebilirim. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , , ,

Biyoenerjik ve Psikolojik Arınma: Abdest

Şöye bir düşündüğünüzde, canınız sıkılınca ne yaparsınız?

Hemen herkes farklı şeyler yapar. Kimi dışarı çıkar dolaşır, kimi en yakın arkadaşını arar, kimi sigarasını yakar, kimi alkol alır, kimi eline ne geçirdiyse sağa sola atar, kimisi de yumruğunu bir yerlere vurur.

Önce kirlenmeden bahsetmek istiyorum. Sanırım olayı kategorik olarak ifade etmek için biyolojik kirlenme ve psikolojik kirlenmeden bahsetmek gerek.

Biyolojik (Fiziksel) Kirlenme: Herkes tarafından çokça bahsedildiği için fiziksel kirliliğe değinmek istemiyorum. (daha&helliip;)

Etiketler: , , , ,

Temmuz 30th, 2009 | in Din & İlahiyat, Ekonomi, Felsefe, Toplum | 1 yorum

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, öncelikle mezhepler konusunda temel dini bilgi mahiyetinde kategorik açılım yapmak gerek.

Diğer dinlerde olduğu gibi, İslam dininde de mezhepler bulunmaktadır. İslamdaki mezhepler, iki kategoride (daha&helliip;)

Etiketler: , , , , , , ,

Peki Küreselleşme içinde Türk Burjuvasisinin Materyalist Sufileşmesini nasıl değerlendirebiliriz?“Bunu öncelikle demiryolu makascısı” kavramıyla irdelemek gerekir ancak, ondan önce bize altlık olarak söylenecek şeyler var.Küreselleşme konusunda ‘batı” 300 yıl önce mikrokozmoz yapısını tamamlamıştı. 1600-1625 arasında 17. yy. ın içinde Protestanlar bu günkü dünyanın maddi çehresini  çizmişlerdir. Bu çehrenin ardında güçlü bir rasyonallik bulunmaktadır. Batı parayla bilgiyi sürekli olarak evlendirmiştir. Düzenli bir üretim yapılırken dengeli bir tüketim yapılmaktaydı. Bu arada aile müessesesi de yok edilmiştir.Batının sürekli artan üretimi karşısında dengeli bir tüketim yapması durumunda bir sorun ortaya çıkacaktır. Pazar sorunu. Bu sorun da gelişmekte olan ülkelerle kolayca çözülecektir. Çünkü karşı cephedeki toplum, mikro kozmozunu tamamlayamamış, rasyonalleşememiş ekonomik toplumsal bir yapı içindeydi. “Ölümü gör ye, “dükkan senin aaabi” diyen insan sigarasını kavla yakmaya devam ederken “aheste çek küreği mehtab uyanmasın” nağmesini mırıldanıyordu. Oysa ki kürekleri aheste çekerek alınacak yolda bizi birileri sürekli sollayıp geçiyordu. Bu esnada batıdan gelen ucuz ve gelişmiş tüketim maddeleri pazarlara dolmaya başlamıştı bile. Batı pergelin güçlü ayağını bizzat maddenin üzerine koymuştu.Batı küreselleşmeden önce dünyayı küçültüp mikroyu araştırıyor. Öyle ki eline kamerayı alıp aylarca çöl faresinin barınmasını incelemektedir ıssız lut çöllerinde. Bu tür kişilikler karşısında bizim mikrokozmozdaki toplumumuz ne diyor. “küçüklükten beri zaten sıyırmıştı. Şimdi contayı yakmış. Dilimizde firma kelimesi ingilizced. “firm” kelimesinden gelmektedir. Bu kelimenin kelime anlamı sıkı, sağlam, sert demektir. Ekonomik kavganın temelinde bilgi bulunmaktadır. Oysa ki Ortadoğu’da ekonomi kavga üzerine değildir. Petrol yatağı üzerinden kazanılan para batının verdiği hesap numaralarına yatırılır. Saddam işte bu hesap numarasını vermek istemediği için sonunu getirmiştir.Doğu bakışı şiirlere ve beyitlere yansımıştır çoğu kez.“Rah-ı Hakkadır seferim,Ben bu dünyayı nederim” diyor.Bununla nereye gidebilirsiniz. Devlet düzenine gelince, Ulus devlet ne olacak?Gerek ABD gerekse AB modeli Osmanlı modeline dayanmaktadır. Amerika Güçlü bir Osmanlıdır. Osmanlı’da farklı uluslar olmasına rağmen devlet olgusu çok güçlüdür. (*) Emanuel Kant, AB nin temelidir. Farklı insanlar bir araya gelir birlik oluştururlar. Osmanlı devleti ise Hegelcidir. Devlet boyutu daha güçlüdür. “Devlet ebed müddet”. Bizde üç Türk bir araya geldiğinde “bu ülke nasıl kurtulur”u konuşur. Başka toplumlardaki devlet olgusu bu kadar gelişmemişitir.Buna ilave olarak AB nin en sıkıntılı tarafı sevgi ve gönüllülük esasına dayalı bir ordusu bulunmamaktadır. Devletlerin birel olarak savunma sistemleri var fakat bir Avrupa ordusu yoktur. Bu rasyonel toplum rasyonel bir Avrupa ordusunu yapamamıştır. Yalnız buna karşın, iç güvenlikleri güçlüdür.Yine ‘batı’nın insanı sevgiden, aşktan mahrumdur. Batının insanı DOST suz bir toplumdur. Batıda “ölümü gör ye”, “komşu, aşure çorbası getirdim, afiyet olsun” yoktur. Batının insanı bir kaşık tuz için komşusuna para öder. Bunlar “iyi” veya “kötü” kavramlarıyla yaftalanan olgular olarak söylemiyoruz.Ulus devletlerin bekasının devamı, AB içinde güçlü pazarlıkları gerektirecektir. 250-300 milyon Türk bulunmaktadır dünyada. Türkiye’deki milliyetçilik 100 yaşına gelememiştir. Yani Anadolu topraklarındaki Türk milliyetçiliği tamamlanmamış bir Türk milliyetçiliğidir.

Etiketler: , , , ,